top of page

[21+] 06. BÖLÜM - PLANLAR - ARVEN I

Güncelleme tarihi: 19 Eki

ree

Arven ~

Gözlerimi açtığımda hala aynı yatakta yatıyordum. Hızla kalkarak üstümü kontrol ettim. Kıyafetlerim değişmiş olsa da, neyse ki giyiniktim. Bu ağa bozuntusu narkozla uyuduğumu nereden biliyordu?

Pencereden dışarıya baktığımda havanın kararmaya yakın olduğunu anladım. Uzun zamandır baygındım. Ya da benim deyimimle uyuyordum.

Yerimden kalkarak aynada üstümü kontrol ettim. Kıyafetim beyaz bir elbiseyle değiştirilmiş, bir de üstüne makyajım yapılmıştı. Bunlar benimle dalga mı geçiyorlardı? Derin bir nefes alıp yaşadıklarımı düşündüm.

Aklıma Baran ve Baver’in arabadaki konuşmaları geldi. Candar aşireti, kesinlikle düşmanım İtalyanlar ile işbirliği yapıyordu. Ve belki de, annemin ölümüyle ilişkili insanlardı. Kim olduğumu bilmiyorlardı, en çok bundan emindim.

Şimdi adamlarıma haber verirsem, konaktaki herkesi rehin alır ve bir şekilde konuştururduk. Ama Taz, buraya sızdırdığı ajanları ile hemen her şeyi öğrenir ve bir daha bu aileden biri ile iletişime geçmezdi.

Benim istediğim Taz'ın aracıları ya da iş yaptığı adamlar değildi. Ben İtalyan köpeği Taz’ın kendisini canlı kanlı istiyordum.

Onu Saeed’le yaptığımız anlaşma gereği Birleşik Arap Emirliğine teslim edecektim. Saeed’in Taz’la işi bitince de, Taz’ın cesedini Aren Ateş’in kapısına atacaktım.

Bir şekilde Aren’in onlarla bağlantıda olduğunu biliyordum. Bir yandan da bu saçma geliyordu. Çünkü annemle birlikte hamile karısı da ölmüştü.

Karısının cesedi bulunamamıştı, ama öldürücü düzeyde kan kaybettiği ortadaydı. Aklımda ki soru işaretlerinden biri de, bebekti. Annesiyle birlikte ölmüş müydü?

Yoksa yeraltı mafyasının başı Aren Ateş’in oğlu yaşıyor muydu? Eğer yaşıyorsa ve onu bulabilirsem, elimde Aren’e karşı inanılmaz bir koz oluşurdu. Bu sayede bana ait olanları alabilir, masanın hakimiyetini ele geçirebilirdim.

Her şey, Candar konağının duvarlarında saklı sırlardan ibaretti. Burada kalırsam her şeyi çözebilirdim. Hatta burada Taz’ı gafil avlayabilirdim.

İntikam hırsı ile yanıp tutuşuyordum. Saeed’in annemin intikamı için babamdan daha istekli olduğunu bildiğim için, bu evlilik mevzusuna sorun çıkarmayacağına emindim.

Bir yandan da böyle bir durumda olmayı kendime yakıştıramıyordum. Ne yani, tanımadığım bir adamla mı yatacaktım? Kaldı ki, ben erkeklerin seksepalitesinden etkilenmezdim.

Saygı, sevgi ve aidiyet duyduğum tek insan, Saeed Kasami’ydi.

Ne var ki, o benim annem Arya Reis’e aşıktı. Yıllar geçmişti, ama ona olan bağlılığını ve sevgisini hiç kaybetmemişti. Onun bu hisleri, benim ona olan mutlak sadakatimi besliyordu.

Gözümün önünde annemi bu kadar seven iki adam varken, nasıl ergen yaşıtlarıma ilgi duyabilirdim ki? Hepsi gelip geçici heveslerle yoluna devam ediyordu. Hiçbiri sorumluluklarının bilincinde değildi.

Basit ve olağan hayatlarında, benim gibi tepeden tırnağa kendisine yeten birine ihtiyaçları yoktu. Tam tersi, benim gibi kadınlardan korkuyor ve elde edemeyeceklerini bildikleri için yaklaşmıyorlardı.

Gerçi babam ve amcalarımın tutumu da bunda fazlasıyla rol oynuyordu. Çocukluğumdan beri çevremdeki tüm erkekleri kendilerine düşman görmüşlerdi.

Şimdi düşününce, tüm hayatım gerçekten de Aren Ateş’den ibaretti. Her şeyi birlikte deneyimlemiştik, çünkü babam sadece onu yanıma yaklaştırır ve onu ailemizden kabul ederdi. Küçükken korktuğumda bile Aren’in yanına sığınırdım. Beni teselli eder ve koruyup kollardı.

O zamanlar, ikimizde fazla masumduk. Büyüdükçe bu masumiyetimizi de diğer her şey gibi kaybettik.

Babam bir keresinde Aren için, ‘Arven, güzelim.. Aren davranış olarak aynı annene benziyor. Bu nedenle sevdikleri için tereddütsüz her şeyi yapar. Ona güvenebilirsin.’ demişti. Haklı mıydı bilmiyorum. Ama benim hakkım olan koltukta oturmaya devam ettiği sürece, düşmanlarımdan biri olacaktı.

Sağ elimin baş parmağı ile işaret parmağı arasında kalan implanta dokundum ve hatta bağlandım. Saeed’le konuşarak her şeyi harfiyen ona aktarmalı ve ne yapacağımıza karar vermeliydik.

İki seçeneğim vardı; biri burayı kana bulamaktı, ikincisi bekleyip olayları çözüp sonrasında kana bulamaktı. Belki beklemeyi seçersem, en azından aralarındaki masumları eleyebilirdim. Yoksa onlarda arada güme gidecekti, ve biliyordum ki masumlara da acımazdım.

Sizce kötü müyüm? Hayır, ben Deccal’im!

જ⁀➴ఌ︎.

Reis Candar ~

Annem yazmasını düzelterek köşedeki yerine oturdu. Adeta karalar bağlamıştı. Konağımızda çalışan birkaç hizmetçi kız, odanın kapısının dibinde ayakta bekliyordu. Onlara oturmalarını söylüyordum ama uygun olmaz diyorlardı. Annemin saçma kurallarından biriydi.

Buldukları hoca ise babamla konuşuyordu. O kadar kirli işi kendisi yaptırmıyormuş gibi, hocaya dini anlamda bazı sorular soruyordu.

Odaya giren Asrın ile gözlerim direkt onu buldu. Kızların giydirdiği papatyam, adeta çiçek açmıştı. Bu beyaz elbise, Asrın’ın duygusuz halini masum bir kız çocuğuna çevirmişti.

Asrın'ın bakışları kucağımda oynadığım öksüz sabiye kaydı. Asrın kucağımdaki bebeği görünce şaşırdı. Hatta bakışlarından bile içindeki çelişkiyi gördüm. Normalde duygularını iyi gizleyen birine benziyordu.

Hoşlanmadığı birkaç şey vardı. Kendisine bağırılmasını ve emir verilmesini sevmiyordu. Yeni deneyimleyen biri olarak, bu tarz bir durumda verdiği tepkiler korkunç ve seksi oluyordu. İkisi aynı anda nasıl oluyordu, inanın bilmiyordum.

Asrın’a karşı ılımlı ve mantıklı gidilirse, aynı şekilde karşılık bulunabiliyordu. Aksi halde dik bakışlarıyla insanın içini ürperten bir kadındı. Yine de etrafına ışık yayarak parlayacak kadar güzeldi.

O kadar güçlü görünüyordu ki, kollarının arasına girerek her şeyi unutmak istiyordum. Sanki ben ona sığınsam, o herkesten beni korurmuş gibi hissediyordum.

Farklı bir kadındı, bu yüzden kalbim onu her gördüğünde deli gibi atıyordu. Yatak odamızda kendimi tutamayarak bu yüzden onu öpmüştüm. Tabii bana ‘kardeşim’ diyerek hitap etmesine de sinirlenmiştim. Ben onun kardeşi değildim, kocası olacaktım!

Asrın kendine gelerek, çok az uzağımdaki bir yere oturdu. Herkesin bakışları üstündeydi. O ise hala kucağımdaki erkek bebeğin zümrüt yeşili gözlerini inceliyordu. Sonra birkaç saniye benim yüzümü taradı ve bebeğe yeniden baktı.

Dur bir dakika!? Yoksa, benim bebeğim mi sandı?

Bir anda, “Öksüz.” dedim. Asrın kaşlarını çatarak devamını duymak istiyor gibi bana baktı. Bebekle ilgili bir açıklama bekliyordu. “Ailesi vefat etmiş. Gördüğümde yeni doğmuştu, bende kıyamadım. Himayemize aldık her şeyiyle ilgileniyoruz.” dedim.

Asrın’ın duydukları karşısında gözleri parladı ve hafifçe gülümsedi. Bebekle ilgilenmem hoşuna mı gitmişti?

Ondan bu kadar insani bir tepki beklemiyordum. Ama demek ki onunda kalbi bebekler konusunda yumuşaktı. İleride ikimizinde böyle minik masum melekleri olur muydu?

Kendi kendine konuşuyormuş gibi, “Zümrüt yeşili gözler..” dedi. Sonra ekleyerek, “O zaman katliam planı iptal.” dediğinde, anlamayarak kaşlarımı çattım.

Sırf iyi kalpli bir davranış sergilediğim için, benimle uzlaşacağını mı söylemeye çalışıyordu? Evlenmeyi kendi isteğiyle kabul mü edecekti?

Asrın gözlerini odadaki insanlar üstünde gezdirdi. En son bakışları babamın gözlerinde durdu. Ona o kadar dik bakışlarla baktı ki, kendimi garip hissettim. Sanki içimden bir ürperti geçti. Babamda rahatsız olmuş olacak ki, rahat oturuşunu düzeltti.

Asrın babamdan gözlerini çekmeden, “İsmi ne?” diye sordu. Babama mı yoksa bana mı soruyordu?

“Henüz bir isim koymadık. Evlat edinmek için uğraşıyorum. O sırada bir daha ismi değişsin istemedim.” dediğimde, kafasını bana çevirdi. Birkaç saniye gözlerimin içine baktı.

Sonra hızla yeniden babama döndü. Baver kaşlarını çatmış Asrın’ın tepkilerini izliyordu. Annem desen hala kendi kendine sessizce söyleniyordu.

Teyzemde bir o kadar kindar bakıyordu. Zaten onun kızıyla evlenmemi istediği için bu bakışları normaldi. Kız kardeşim Sevim burada yoktu, sabahtan beri odasından çıkmamıştı. Hamileydi ve yaşadıkları ruhsal olarak onu çok yıpratmıştı.

Kuzenim Baran ise her zamanki gibi kaçamak bakışlarla, hizmetçimiz Ayşegül’e bakıyordu. Bakışlarımla onu uyardığımda önüne döndü.

Kimseden çıt çıkmıyordu. Herkes birbirine bakıyordu.

O sırada Asrın bebeğe ellerini uzattı. Sabi’de sanki komut almış gibi, Asrın’ın kolları arasına girerek gülücükler saçmaya başladı. Bu durum Asrın’ında hoşuna gitmişti, o da bebeğe tebessüm etti. Çok güzel bir manzaraydı. Sevdiğim kadın ve kucağında bir bebek.

Evlendiğimizde muhtemelen ikimizinde bebeği olacaktı. Asrın onu severse, üçümüz için güzel bir gelecek inşa edebilirdim. Belki daha sonra aramızda dördüncü, beşinci de katılırdı. Beş kişilik büyük bir aile.. hayali bile mükemmeldi.

Asrın istekle parlayan gözlerini bana çevirdi. Yüzündeki tebessümü genişleterek, ‘’Bebeğin ismini ben koyabilir miyim?’’ diye sordu. Sesi o kadar talepkâr ve masum çıkmıştı ki, resmen büyülendim. Benimle ilk defa bu tonda konuşuyordu.

‘’Tabi ki Asrın, bebeğin ismini sen belirleyebilirsin.’’ dedim. Asrın kısa süre kaşlarını çattı. ‘’Bana Arven de.’’ dediğinde, etrafımıza göz attım. İnsanların arasında sinirlenmesini ve kavga etmemizi istemiyordum. ‘’Nasıl istersen, Arven.’’ dedim.

Muhtemelen yurt dışına kaçtığında, bizden saklanmak için farklı bir kimlik kullanıyordu. Yıllardır da kullandığı için o ismine alışmış olabilirdi. Benim için Asrın’ın ismi soyismi hiç önemli değildi, tek dileğim kendisiydi. Karım olmasını istiyordum.

Odaya bağıra çağıra tehditler savurarak girmemiş olması bile, beklediğimden daha iyimserdi. Şimdiye kadar hiçbir kötü tepki vermemişti. Sabah sergilediği davranışlardan eser yoktu.

Hoca boğazını temizleyerek toparlandı ve söze başladı. ‘’Nikah işlemlerinizi başlatmak için kimlik numaralarınız gerekiyor.’’ dedi. Elindeki telefondan bazı yerlere girdi ve bize bakmaya başladı.

Ben cüzdanımdan TC kimliğimi çıkararak ona uzattım. Hoca, ‘’Gelin hanımın kimlik numarası?’’ diye sordu. Asrın bana ve hocaya baktı, sonrada kaşlarını çatarak kucağındaki bebeğe baktı.

‘’Ben zaten Birleşik Arap Emirliğinde evlendim, kendi kimliğimle resmi olarak evlenemem.’’ dedi. Herkes şaşırarak bana döndü. Bende ne diyeceğimi bilmeyerek Asrın’a baktım.

Baver, ‘’Bu deliyle kim evlenmiş?’’ diye sordu. Hoca bu sefer Baver’e döndü. ‘’Gelin hanımın akli melekeleri yerinde değil mi?’’ diye sordu. Hepimiz bir ağızdan karşı gelirken, Asrın ‘’Beni daha bu sabah tımarhaneden kaçırıp getirdiler.’’ dedi. O kadar rahat söyledi ki, insanın sinirleriyle oynuyordu. Asrın kendisini bu sıfata nasıl layık görebiliyordu?

Hocanın elindeki telefonu kaşlarıyla göstererek, ‘’Muhtemelen oralarda bir yerlerde, Asrın Adal adına bir deli raporu vardır.’’ dedi. Babamla göz göze geldik. O sırada Baran ayağa kalkarak, aldıkları akıl sağlığı yerindedir raporunu hocaya uzattı.

Hoca çekinceli gözlerle, ‘’Evlendiğin kişiyle cinsel bir münasebet yaşadın mı?’’ diye sordu. Asrın kaşlarını çatarak hocaya baktı. ‘’Ne alakası var? Asıl sorun, evliyken yeniden nasıl evleneceğim?’’ dedi. Sonra bana dönerek, ‘’Kocamın kuması mı olmak istiyorsun?’’ diye sordu.

Resmen sinir tepeme çıkmıştı. Ne demek evlenmişti? Kiminle evlenmişti? Sırf evlilikten yırtmak için mi böyle söylüyordu? Yoksa Dubai’ye kaçabilmek için sahte bir evlilik mi yapmıştı?

Reis Candar, Arven ile evlenebilecek mi? Bir erkek... başka bir erkeğin nasıl kuması olabilir? Arven, aslında kim? Candar ailesinin himayesindeki bebeğin hikâyedeki önemi nedir?

Yıllardır âşık bir adam... İntikam hırsından gözü hiçbir şey görmeyen güçlü bir kadın...


Devamını okumak istersen hemen abone ol 👇 Kısa süreliğine indirimli! 07, 08, 09 ve 10. bölümün tamamının kilidini açmak yalnızca 1,99 TL... Tek seferlik ödeme - 1 yıllık erişim

Daha fazlasını okumak ister misiniz?

Bu özel yazıyı okumaya devam etmek için ruyambooks.com sitesine abone olun.

İstanbul Kitap Fuarı - Ulysses Yayınları
İstanbul Kitap Fuarı - Ulysses Yayınları
Etkinliğe 36 gün kaldı
13 Ara Cmt
Büyükçekmece
Muhtemel Yaklaşan İmza Günü - Ulysses Yayınları Fuar'da olacak ancak Yazar Ruyam'ın katılımı bir hafta önceden belirlenip duyurulacaktır. Fuarlarda katılacak kişi sayısının etkisi fazladır. Katılmayı düşünenler ya da katılacağına emin olanlar kayıt oluşturmayı unutmasınlar... Tarih ve saat belirsiz.
bottom of page