top of page

[+21] 06. BÖLÜM - DİZ ÇÖK - VENÜS I

Güncelleme tarihi: 19 Eki

Venüs - Adar - Soydaş - ARK Evreni - Yazar Ruyam - Venüs Soydaş - Venüs Dağdelen - Adar Soydaş

Venüs ~

Tereddüt etmeden odanın kapısını açtım. Ama beni hiç beklemediğim bir manzara karşılamıştı.

Kocaman bir boşluk… Odada kimse yoktu. Adam, şaşkınca içeriye baktı. “Az önce yukarıya çıkmıştı. Kendi gözlerimle gördüm.”

“Işınlanmayı bulmuş, yani?”

“Ne?” Sorumu anlayıp bu sefer de hayretle, “Ne!?” diye haykırdı.

“Git ve ortağını bul. ‘Yenge, mekânda seni bekliyor,’ de.”

“Ha!” Adamın gözleri şaşkınlıkla açıldı. “Adar, bundan hiç hoşlanmayacak.” Adar…

Başımla gitmesini işaret ettikten sonra, odaya girip etrafı incelemeye başladım. Klasik erkek ofisleri gibiydi. Patron koltuğuna oturdum. Bakışlarım önce masaüstü bilgisayarı buldu, sonra da ekranı açık laptobu... Masaüstü bilgisayarın bağlı olduğu monitörlerden birinde kameralar açıktı. Arama yerine birkaç saat öncesi girilmişti, fare arama butonunun üstündeydi. Acil bir işi çıkmış da odadan öyle, alelacele ayrılmış gibi gözüküyordu.

Laptobun ekranındaki klasörleri incelerken hepsinden farklı bir yere, sağ üst köşeye konmuş Zühre isimli klasör dikkatimi çekti. Yalnızdı. Mekânla ilgili dosyaların olduğunu tahmin edip Belgelerim klasörüne girdim. Şu an hiç olmamam gereken bir yerde, hiç yapmamam gereken bir şeyi yapıyordum ve bu heyecan duygusu tüm libidomu yükseltiyordu. Sanırım buna bağımlı olmaya başlamıştım. Açtığım bir videoda dans ederken gördüğüm adam vardı. Adar... birini feci şekilde dövüyordu.

“Ufacık kıza el mi sürdün, lan! Seni yavşak, orospu çocuğu!” Böğürmesinden az çok nedenini anlamıştım. Ellerine sağlık, Adar.

Başka bir videoyu açtım. Lüks bir restoranda yemek yiyen zengin iş adamları vardı. Siyasetle ilgili bir şeylerden bahsediyorlardı. Sanırım şantaj için ayrılmış bir videoydu. Birkaç video daha gezince önüme çıkan videoyla gözlerim kocaman açıldı. Babam... tanımadığım bir adamla, Holding gibi bir yerde toplantı masasındaydı.

Yaşlı adam, “Biz bu konuda anlaştık sanıyordum, Hamit,” dedi. Sözleri iğneleyiciydi.

“Evet anlaşmıştık ama daha iyi tekliflerle gelenler oldu.” Sanırım bir iş görüşmesiydi. Sıkıcı.

Çarpı tuşuna basacakken, “Venüs’ün bundan haberi var mı?” diye sordu yaşlı adam. Elim öylece dona kaldı. Neden haberim var mıydı?

Babam, “Tabii ki,” dedi. “Aslında gördü fakat beğenmedi. 'Bana göre çocuk o, istemiyorum. Çok kaba saba, hiç nazik değil, yaraları var hiç beğenmedim,' dedi. Ben de onu ikna etmek için senden Zerro’yu istiyorum.”

Midem resmen ağzıma gelmişti. Babam, resmen beni adama peşkeş çekiyordu. Bu yaşlı adamı daha önce, ne görmüştüm ne de işitmiştim. Babamın söyledikleri bir kez bile ağzımdan çıkmamıştı.

Yaşlı adam, “Eğer sana Zerro’yu da verirsem bir an önce düğünümüzü yapar mıyız?” diye sordu. İğrençti. Kızı yaşındaki bir kadınla evlenmek mi istemişti? Midem yeniden ağzıma gelince yüzümü buruşturdum.

Videoyu gönderme tuşuna bastım. Kendi mailimi yazıp el çabukluğuyla kendime gönderdim. Artık veri hırsızlığına da başlamıştım, geçmiş olsun.

Adar’ın neden bana öyle baktığını anlayınca, yerimden kalkıp vücudumu esnettim. Muhtemelen beni satın alınabilir bir mal olarak gördüğü içindi. Babasının bile gözden çıkardığı biri... Hakkımda yapılan anlaşmalara da bak! Zerro neydi bilmiyordum. Büyük ihtimalle bir şirket ya da markaydı ama babam, bu teklife rağmen beni Zahir'le evlendirmişti. Demek ki, onlardan daha büyük bir şey almıştı.

Bakışlarım monitöre kaydı. Yeniden patron koltuğuna oturdum. Anlık görüntülerde Adar’ın beni buraya getiren ortağıyla tartıştığını gördüm. Gömleğinin kol düğmelerini hırsla açtı, kumaşı dirseklerine kadar toparladı. Öfkeyle parmaklarını saçlarına daldırdı. VIP odalarda gerçekten kamera olmadığını görmek beni şaşırttı. Şantaj için malzeme toplamayı seven birine göre fazla mahremiyet göstergesiydi.

Bakışlarım yeniden konuşan adamlara kaydı ancak Adar orada değildi. Hemen ardından odanın kapısı sertçe açıldı. Gözlerim içeriye giren Adar’la birleşti.

“Senin ne işin var odamda?” Sorusu üzerine onu şöyle bir inceledim. “Daha doğrusu ne işin var mekânımda?” Saati onu daraltıyormuş gibi çıkarıp koltuğun üstüne attı. “Benden aldıkların yetmedi mi? Daha fazlasını mı istiyorsun?”

Kaşlarımı çatarak Adar’a baktım. Ondan ne almıştım ki?

“Bir de Yusuf’a, ‘Mekânda seni bekliyor,’ dedirtmişsin.” Ortağının adı Yusuf muymuş?

Ayağa kalkıp yabancısı olduğum adama doğru yürüdüm. Hakkında tek bildiğim şey, adıydı ama sanki Adar, beni yıllardır tanıyormuş gibi konuşuyordu.

“Yetmedi.” Sözlerim üzerine hayal kırıklığıyla bana baktı. “Senden bir şey almak istiyorum. Hem de bu gece...”

Hemen yarım adım önünde durdum, sesli şekilde yutkundu. “Benden ne istiyorsun?” Sesi az önceki tonunda değildi. Önünde gözlerinin içine bakarak dikiliyor olmam, onu farklı duyguların içine çekmişti.

“Soyun!” dediğimde şaşkınlık tüm yüzüne yayıldı. Tepkisiz kalıp bir süre yüzüme baktı. Ne söylediğimi anlamaya çalışıyordu. Sesimi yükselttim. “Soyun be adam! Sana sahip olmak istiyorum. Hem de tam şu an, bu gece!”

Adar, gözlerini kısıp yüzümü incelerken, sessizce gömleğinin düğmelerini açmaya başladı. Gömleğini üstünden çıkarınca bedenindeki dövmelerde gözlerim gezindi. Dövmeleri hoşuma gitmişti. Her birinin farklı anlamı var gibiydi. Parmak uçlarım kalbinin üstündekine gidince, Adar’ın bedeni kasılıp titredi. Gözlerinin içindeki arzu, tüm hücrelerine yayılmaya başlamıştı.

Parmaklarımla dövmelerini incelerken, “Güzeller. Hem de çok,” dedim.

Adar’ın bana olan bakışları farklıydı, duygu yüklüydü. Anlamlı bakıyordu, bu bakışları sevmemiştim. Umarım o da yapışkan oğlanlardan değildir. Parmaklarım boynuna çıkınca dikkatimi çenesindeki bıçak izi çekti.

İmayla güldüm. “Anlaşılan belalı bir tipsin...” Bakışları gülümseyen dudaklarımı buldu.

Çenesinden yanağına uzanan izi avucumun içine alıp yavaşça okşadım. Adar yalvarırmış gibi, “Yapma,” dedi. “Bunu bana yapma...” Ruhundaki zayıflık gözle görülür düzeydeydi. Bu yüzden dışarıya adamlık taslayıp asan kesenler, içlerindeki yaralar nedeniyle itaat etmeyi severdi.

Yüzümü kulağına yaklaştırdım. “Diz çök!” Omzundan bastırınca, dediğimi yapıp önümde diz çöktü. Otoriter hâlim onu afallatmıştı. Gözlerinin içine bakıp konuştum.

“Benim kurallarıma göre kuralsız oynayacağız!”

Tek bir gecede, Venüs'ün hayatı en fazla ne kadar değişebilir?


“Benim kurallarıma göre oynarız sanmıştım. Meğer yanılmışım, onun tüm kuralı benmişim. Bana gücünü dibine kadar hissettirdi. Sonunda korktuğum şey... Onu deli gibi istediğim andı.”


Devamını okumak istersen hemen abone ol 👇 Kısa süreliğine indirimli!

06, 07, 08, 09, 10, 11, 12 ve 13. bölümün tamamının kilidini açmak yalnızca 1,99 TL...

Tek seferlik ödeme - 1 yıllık erişim

Daha fazlasını okumak ister misiniz?

Bu özel yazıyı okumaya devam etmek için ruyambooks.com sitesine abone olun.

İstanbul Kitap Fuarı - Ulysses Yayınları
İstanbul Kitap Fuarı - Ulysses Yayınları
Etkinliğe 36 gün kaldı
13 Ara Cmt
Büyükçekmece
Muhtemel Yaklaşan İmza Günü - Ulysses Yayınları Fuar'da olacak ancak Yazar Ruyam'ın katılımı bir hafta önceden belirlenip duyurulacaktır. Fuarlarda katılacak kişi sayısının etkisi fazladır. Katılmayı düşünenler ya da katılacağına emin olanlar kayıt oluşturmayı unutmasınlar... Tarih ve saat belirsiz.
bottom of page