[+21] 07. BÖLÜM - BAŞKA BİRİ Mİ VAR? - ARK I
- Yazar Ruyam ✍️

- 4 Eyl
- 13 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 23 saat önce

Arya ~ 3 Ağustos 2023
Yine günü canım çıktıktan sonra bitirmiştim. Bugün çekim inanılmaz yorucu geçmişti. Sabah Kahraman gittikten sonra ajansa kahvaltılık setler gelmişti. Tabii ben dâhil herkes, Arda Bey sipariş verdi sanmıştık.
Kahvaltı faslının ardından beni çok seven canım kocam, Kahraman tarafından alındığını öğrenmiştik. Herkes ne kadar şanslı olduğumu dile getirip kocamı övse de, Arda Bey ve ben hâliyle tuhaf bir durumda kalmıştık. Belki de ben tuhaf hissettiğim için bana, Arda Bey de öyle hissetmiş gibi gelmişti, bilmiyorum. Zaten paydos verene kadar Arda Bey’i bir daha görmemiştim.
“Arya, eve seni benim bırakmamı ister misin?” Duyduğum sesle irkildim. Arda Bey gelmişti.
Yorgunluktan geberiyordum. Yani teklifine evet diyecektim. Ama arabam ne olacaktı? Arda Bey aklımdan geçenleri anlamış gibi, “Merak etme. Arabanı sabah bizden birilerine bıraktırırım,” dedi.
Teşekkür ederek, eşyalarımı alıp peşine takıldım. İki gün üst üste 2 ay içinde bitirmemiz gereken çekimlerin hepsini yapmıştık. Yeni iş kabul etmediğimiz sürece bayağı uzun süre elimizdekiler yetecekti.
Bebeğim, bu yoğun tempo sana zarar veriyor mu? Lütfen, bu seferlik anneni affet.
Arabaya geçtiğimde Arda Bey yeniden konuşmaya başladı. “Seni çok yoruyoruz, değil mi? Sabah haklı olarak Kahraman Bey biraz kızdı.” Ne münasebet? Kahraman hangi hakla işime karışıyordu? Eskiden olsa beni düşünüyor triplerine girerdim ama şimdi?
Asla inandırıcı olmayan bir ses tonuyla, “Sadece beni düşünüyor. Lütfen, Kahraman’ın kusuruna bakma,” dedim. “Yarın tedaviye başlıyormuşsun. Bizimkilerden duymuştum ama bu kadar yakın zamanda başlayacağınızı bilmiyordum.” Yarın tedaviye mi başlıyormuşum? Hah! Benim neden haberim yoktu? Hayır zaten hamileydim. Allah aşkına, neden tedaviye gideyim? Ne yani... Hamileliğim de mi rüyaydı? Komple sıyırdım mı ben?
Haberim varmış gibi, “Tam karar vermedim. Sadece muayene olacağım,” dedim. “Bu süreçte seni zorlamamaya çalışacağım. Biliyorsun, sen mutluysan biz de mutlu oluruz.” Ama işler aksayacak olursa eminim böyle yapıcı konuşmazdı. Bu sektörde herkes köprüyü geçene, menfaati devam edene kadar ayıya dayı diyordu. Yuh! Ben ayı mıydım? Aklıma Picard düştü. Onu özlüyordum.
Bari kendine hakaret etme, canım Arya’m. Ayı demişken bal olsa da yeseydik. Şöyle akışkan tatlı mı tatlı... Mesela çiçek balı. Ben eve varana kadar balla ilgili her türlü şeyi kafamda kurdum. Ballı kurabiye, ballı poğaça... Hatta araba dururken ballı waffle'ı düşünüyordum.
Arabadan eşyalarımı alıp indim. Yale yine el valizini ağzına kadar doldurmuştu. Evin kapısına doğru yönelirken, “İyi geceler, Arda Bey,” dedim. Kapıya bir adım kala Arda Bey arkamdan seslendi.
“Arya, anahtarı unuttun. Verebilir misin?” Tabii ya, arabanın anahtarı! “Buyurun,” diyerek çantamdan çıkarıp uzattım.
Arabaya bindiğimde anahtar yakındayken otomatik kontağı çalıştırabiliyordum. Bir keresinde sırf bu özelliği yüzünden karşıya geçene kadar anahtarın yanımda olmadığını fark etmemiştim. Marketten çıkıp arabayı çalıştırmayı deneyince anahtarın yakında olmadığıyla ilgili uyarı almıştım. Hâliyle arabayı çalıştıramamıştım. Bunun üzerine anahtarın, Efsun anneyle eve gönderdiğim ceketin cebinde kaldığını anlamıştım.
Allah'tan orada bulunan birkaç beyefendi, hızır gibi yetişip yardımcı olmuştu. Hatta biri ağzından benimle ilgili bir şeyler kaçırmış, beni takip ettiğini itiraf etmek zorunda kalmıştı.
“İyi değilsin, değil mi?” dedi Arda Bey. Gözlerimi kırpıştırıp yüzüne baktım. Şaşkınlıkla, “Ne?” diyebildim. Anahtardan benim iyiliğime nasıl gelmiştik?
“Herkesi kandırabilirsin, Arya. Ama ben seni yıllardır tanıyorum. Biz seninle tanıştığımızda evli bile değildin. Eskiden fuarlardan, işten ya da ne bileyim... Bebekten falan bahsederken gözlerinin içi gülerdi. Şimdi şu haline bak! Bir şeyler ters gidiyor.”
Beni bu kadar iyi tanıyor muydu? “Tedaviyi istemiyorum. Bu nedenle Kahraman'la aramız biraz limoni.” Dostane bir şekilde elini omzuma koyarken, “Arya,” dedi. Hemen ardından bir şeyler hatırlamış gibi aceleyle elini omzumdan çekti.
Samimi bir ifadeyle, “Benimle her şeyi konuşabilirsin. Her zaman yanında olmaya devam edeceğim. Sen benim en büyük starımsın,” dedi.
Aramızdaki farkı biraz kapattım. “O zaman Arda Bey, sizden bir şey rica edebilir miyim?” Başkasının duymasını istemiyordum. Etrafı bu yüzden kolaçan ettim. “Tabii ki, Arya. Lütfen söyle bana,” dedi.
“Yale, geçen ayın parasının bankaya yatmadığını, birkaç güne hesaplara geleceğini söylemişti. Bundan sonraki aylar, en azından sizinle yeniden konuşana kadar parayı nakit olarak hazırlar mısınız?”
Şaşırarak, “Nakit mi?” diye sordu. “Arya, o kadar yüklü miktardaki parayı sana nakit mi vereyim?" Bakışları kısa süre etrafta gezindi. “Bavula falan koymamız gerekecek.” Biliyorum, Arda Bey ama başka ne yapabilirim ki? Muhtemelen birkaç aya kalmadan nakitsiz kalacaktım. Bu yüzden şimdiden önlemimi almam gerekiyordu.
İkna olması için uğraşarak, “Anlıyorum, sizin için zor olacak ama yapabilir misiniz? Benim birkaç lüks ihtiyacım var. Siz de biliyorsunuz her yaptığım kayıtlı olduğu için, Yale ve Kahraman görebiliyor. Babamı da tanıyorsunuz. Sadece kazandığım parayı biraz keyfimce, kimseye hesap vermeden harcamak istiyorum,” dedim.
“Tamam, sen aksini söyleyene kadar öyle yapacağım. Eğer daha fazla paraya ihtiyacın varsa söyle. Bu ayın parasını da hesaplatıp ikisini birlikte nakit verebilirim. Ne dersin?” Allah derim, Arda Bey ama muhtemelen siz bundan şüphelenirsiniz.
“Hayır, o kadarına ihtiyacım yok. Zamanında nakit vermeniz yeterli. Teşekkür ederim.” Gözlerinin içine minnetle gülümsedim. Sayesinde araba ve ev için nakit parayı ayarlamıştım. Hesabımdan yüklü miktarda para çekmeyeceğimden, hem şüphelenmeyecek hem de takip edemeyeceklerdi.
“Yale’ye ne demeliyim, peki?” diye sordu. “ARK'la yapılacak yenileme sözleşmesinden sonra toplu olarak hesabıma yatıracağınızı söyleseniz?”
“Tamam, sen nasıl istiyorsan,” diyerek uzun boyunu eğip başını yüzüme yaklaştırdı. “En büyük destekçilerinden biri olarak buradayım. Lütfen bunu unutma, Arya. Ben de kardeşliğin bir üyesiyim.”
Arda Bey, arkasını dönüp arabasına gitti. Kapıya doğru adımladım. Ardından anahtarımla kapıyı açarak içeriye girdim. Muhtemelen evde bir ton iş beni bekliyordu. Ben de isterdim tabii kapımı hizmetli bir ablanın açmasını, hatta mümkünse Aynur ablanın o tatlı sesi ve anne yüreğiyle, “Arya’m geldin mi? Aç mısın? Ne istersin kuzum, hemen yapayım,” demesini... Anne sıcaklığını...
Bunun yerine kıpkırmızı olmuş Kahraman’ı görmemiş olurdum. Ups! Kıpkırmızı mı? Kahraman bana neden böyle bakıyordu? Çantamı yere bırakarak yanına doğru ilerledim.
Aşağıdan yukarıya onu süzüp, “İyi misin? Bir şey mi oldu?” diye sordum. Sabah gördüğüm Kahraman’la şu an gördüğüm Kahraman’ın alakası bile yoktu. Daha çok yıkılmış, yaşlanmış, pes etmiş gibi bir hâli vardı. İstemsizce çenemi dikleştirdiğimde bakışları anında çenemi buldu.
Hayretle, ‘’Bana nasıl böyle bakarsın!’’ diye bağırdı. ‘’Sen...’’ Yüzü şokla kasıldı. ‘’Beni aşağıdan yukarıya süzdün ve çeneni mi dikleştirdin?’’ Bu kadar şaşıracağı ne yapmıştım ki? Şu an ne alakası vardı? Bu özellikle yaptığım bir şey miydi? Açıkçası Kahraman beni benden daha iyi tanıyordu. Yani neden onu süzdüğümü ve çenemi dikleştirdiğimi bilmiyordum. Belli ki o biliyordu... Kafam daha çok karıştı.
Titreyen bir ses tonuyla, ‘’Arya, neler oluyor anlamıyorum!’’ dedi. Bana bağırılmasından ve emirler verilmesinden nefret ederdim. Bu konuda taviz verdiğim tek insanın, bu şekilde davranması daha da sinirlerimi bozmaya başlamıştı.
Gözlerinin titreştiğini görünce dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. ‘’Korkuyorum,’’ diye mırıldandı. Bu lanet yerde neler oluyordu? ‘’Asıl ben seni anlamıyorum. Ne yapmaya çalışıyorsun, Kahraman?’’ Onu dinleme!
Omuz silkti. ‘’Bana düşmanınmışım gibi bakamazsın! Ben senin öldürmen gereken hedeflerinden biri değilim!’’ Gözlerim sözlerinin anlamıyla yerinden çıkacak gibi oldu. ‘’Sen..’’ diyebildim.
Elinden güç alarak duvara tutundu. Sanki kendisini rahatlatmaya çalışıyordu. ‘’Ben senin kocanım,’’ diye mırıldandı. Bu hâli... çok garipti. Acı çekiyordu. Yıkılmış bir adam gibi gözüküyordu.
“Arya, sadece soruma doğru cevap ver.’’ Cevabın hayır olmasını umduğu titreyen ses tonundan belliydi. ‘’Başka biri mi var?” Ne!? Bu soruyu benim sormam gerekmez miydi? Beni neden boşuyorsun, başka biri mi var? Benden sıkıldın mı? Senin derdin ne?
Kahraman'ı anlamadığım için ona doğru garip bakışlar atmaya başladım. Kaşlarımı çattığım an daha da hiddetlenerek sordu. “Arya, beni aldatıyor musun? O yüzden mi böyle davranıyorsun?” Şu an zihninde tam olarak ne yaşıyorsun, Kahraman?
Devamını okumak istersen hemen abone ol 👇 Kısa süreliğine ÜCRETSİZ!
31 Ocak 2026'a kadar - Mehtap, Arya, Venüs - Birinci Hikâye - 1 aylık ücretsiz erişim! Kredi kartı bilgisi gerekmez, tamamen ÜCRETSİZ!
Daha fazlasını okumak ister misiniz?
Bu özel yazıyı okumaya devam etmek için ruyambooks.com sitesine abone olun.
.png)



![[+21] 08. BÖLÜM - ÇIPLAK VE TUTKULU 🔥🔥🔥 - ARK I](https://static.wixstatic.com/media/da4286_7b36a0a8d7724bcf99203813488a604e~mv2.jpg/v1/fill/w_980,h_551,al_c,q_85,usm_0.66_1.00_0.01,enc_avif,quality_auto/da4286_7b36a0a8d7724bcf99203813488a604e~mv2.jpg)
