top of page

[+21] 02. BÖLÜM - GÖZDE ÇİFT - VENÜS I

Güncelleme tarihi: 10 Eki

Venüs - Adar - Soydaş - ARK Evreni - Yazar Ruyam - Venüs Soydaş - Venüs Dağdelen - Adar Soydaş

Venüs ~

Asansöre bindiğimizde Zahir, beni belimden tutup önüne çekti. Hafifçe kıkırdadım. Yasemin’in bakışları üzerimizde gezindi. Kulağıma fısıldayarak, “Bugün çok güzel olmuşsun,” dedi kocam. Aynadan Yasemin'in gözlerini kısarak bu hâlimize baktığını gördüm.

Sesimi normal tutup, “Teşekkür ederim. Sen de bugün çok yakışıklı gözüküyorsun,” dedim. Yasemin’in dudakları aralandı, bakışlarını asansör kapısına çevirdi. Zahir, ne yapmaya çalıştığımı anlamıştı. O fısıldayarak söylemişti ama ben gayet herkesin -Yasemin'in- duyabileceği şekilde cevap vermiştim.

Zahir, hafifçe geri çekildi. “İyi misin?” Omuz silktim. “Elbette! Biraz acıktım sadece…” Değildim, nasıl olabilirdim? En yakın arkadaşım sarışındı ve tek kare görüntü… Aklım kesinlikle o videodaydı.

Bakışlarım Zahir'in üstündeki takım elbisede gezindi. “Bu benim ütülediklerimden biri değil.” Zahir, kendi üstüne baktı. “Duştan sonra ilk bulduğumu giydim. Neden? Kırışık mı gözüküyor?” Parmaklarım omzundaki tozları buldu. Elimin tersiyle silktim. Zahir de aynaya dönüp üstünü kontrol etti. “Tozlanmış. Sana evden yenilerinden getireyim. Bu kim bilir ne zamandan kalma...” Başını sallarken içtenlikle gülümsedi. Sonra bakışları aynada Yasemin'le buluştu. Sanırım kocam da Yasemin'in bakışlarından rahatsız olmuştu, gülümsemesi soldu.

Asansörden indiğimizde Zahir sımsıkı elimi tuttu. Sanki diğer herkese karşı kullandığı kalkandım.

Zahir, bana iyice yaklaşarak, “Üzerime böyle titremene bayılıyorum,” dedi. Gözlerimi kısıp ona baktım. “Kendimi bazen annen gibi hissediyorum.” Her şeyini ben yapıyordum, evin işleri de yorucuydu. Hem çalışmak... hem de evle ilgilenmek... üstüne bir de aile meselelerini yönetmek zordu. “Bak! Ne diyeceğim?” Duraksadım. Yasemin biraz önümüzdeydi, hâlâ lobiye yürüyordu. “Sınırlarına saygı duyduğumu biliyorsun. Ama bu sene... Farklı bir şeyler deneyelim mi?” Bu sene mi? Anlamadım. “10 yıl oldu, Venüs. Biz evlendiğimizde 22 yaşındaydın ve şimdi...” Yutkundum. O kadar zaman olmuştu, değil mi? “Evliliğimizin 10. yılına özel farklı bir şeyler yapalım. Yeni deneyimler...” Söylemeye çalıştığını tam olarak anlamamıştım. “Ben... seninle daha yakın olmak istiyorum.”

Zahir'in söyledikleriyle kahkaha attım. “Birbirimizi daha ne kadar yakından tanıyacağız? Her şeyi birlikte yapıyoruz. Bir tek sen iş gezilerine falan gidiyorsun arada, bir de işte Mekân Nara'ya falan gidiyoruz. Açıkçası benim başım artık çok da ses kaldırmıyor.” Zahir, gözlerimin içine baktı. “O zaman her şeyi bırakıp gidelim mi?” Ne? “Nereye?” Elimle Holding binasını gösterdim. “Çalışıyoruz. Uzun süre tatil yapabileceğimiz bir konumda değiliz.” Omuz silkti. “Satalım o zaman.” Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. “Ne demek satalım, Zahir? Hadi benim, Şahin Holding'de hiçbir hissem yok ama senin var. Tüm gençliğimizi burası için harcadık.”

Derin bir nefes alıp verdi. “Yoruldum, Venüs. Her şeye sıfırdan başlayabileceğimiz bir yere gidelim. Hem...” Zahir'in bakışları karnımı buldu. “Artık belki de kendi minik ailemizi düşünmenin zamanı gelmiştir. Maddi olarak sıkıntı yaşamayız. Bizi kimsenin tanımadığı bir yere basıp gidelim.” İmasıyla bedenim buz kesti. “Bunu konuşmuştuk. Ben... ben kendimi asla hazır hissetmiyorum. Biliyorsun... o şeyi... ” Bakışlarım onun gibi karnıma indi, kısa sürede yeniden Zahir'e baktım. “Yaşatabilecek biri değilim.” İç çekti. Etraftaki çalışanlar bize odaklanmıştı, rahatsız oldum. İnsan içindeyken kocamla olabildiğince resmi kalmayı tercih ediyordum. Sürekli birileri benim hakkımda konuşuyormuş gibi hissediyordum. Lise zamanlarımdan kalan bir travmaydı.

Zahir'in gözlerinin içine bakarak sordum. “Bilmediğim bir şey mi var? Yine Soydaş Holding, bize karşı hamle mi yaptı? Babamla mı ilgili? O adam ile yine kavga mı ettiniz?” Zahir, birkaç kez Mekân Zühre'nin sahibi tarafından sıkıştırılıp tehdit edilmişti. Babamın, Soydaş Holding'le uzun zamandır süren düşmanlığı da ne yazık ki bir şekilde bize, Şahin Holding'e sıçramıştı.

Soydaş Holding, girdiğimiz ihalelere kendi iş alanlarında olmasa dahi giriyor, bir şekilde ihaleyi bizden çekip alıyordu. Onlarla iş yapmaya başlayan şirketler de bizimle olan ilişkilerini kesiyorlardı. Bana hiçbir şey söylemedikleri için bu düşmanlığın nedenini bilmiyordum. Tabii ki konunun Zahir'le alakası yoktu. Bu düşmanlık biz evlenmeden çok öncesine dayanıyordu. Sorun, benim babamdı...

Zahir, beni sevmeseydi asla bu tarz bir olaya katlanmazdı. Soydaş Holding yüzünden ciddi tutarlarda zararımız oluyordu. Sırf bunu dengelemek, telefi etmek için insanüstü bir performansta çalışıyordum. Ekibimin ürünlerimize yaptığı tanıtımlar piyasada, üst üste pazarlama rekorları kırıyordu.

“Venüs ben... Seni seviyorum. Evliliğimizin yine böyle mutlu bir şekilde yıllarca sürmesini istiyorum. Ama artık sınırların beni zorluyor. Ne kadar saygı duyduğumu biliyorsun. Sana da... Sınırlarına da... Biz, dile kolay 10 yıldır evliyiz ama en son ne zaman öpüşmüştük, bana söyler misin?” Bakışlarım etrafta gezindi. Burası bunları konuşmak için uygun yer değildi. “Evde konuşsak dah...” Zahir sözümü kesti. “Hayır, sorumun cevabını istiyorum.” Yutkundum.

“Bu tarz şeyler bana ayıp geliyor, Zahir. Sanki o şeyleri... istediklerini... onları yaparsam annemin söylediği kötü kadınlar gibi olacakmışım gibi hissediyorum.” Zahir hayretle, “Sadece öpüşmekten bahsediyorum, Venüs!” dedi. Parmaklarım boynumu buldu, stresle kaşıdım. “Biliyorum ama düşüncesi bile midemi bulandırıyor.” Evlendikten kısa süre sonra şirketin içinde bir röportaj yapmıştık. Zahir beni orada dudaklarımdan aşırı samimi şekilde öpmüştü. Tüm... Abartmıyorum tüm, her yerdeydik! Bütün ülkenin ve elbette magazinin gündemi olmuştuk. Bizim, ''örnek'' ve ''mutlu'' çift olma serüvenimiz de o röportajdan sonra başlamıştı. Her yaptığımız takip edilir olmuştu, rahatsız ediciydi. Üstümde sürekli beni yargılayan gözler vardı, bunu istemiyordum.

Zahir'in bakışları üstümdeki elbisede gezindi. Pahalı bir markadan ayak bileğimde biten, hatlarımı belli etmeyecek ölçüde bol, gayet de şık bir elbiseydi. “Yıllardır evliyiz ama seni ne kısa bir etekle, ne şortla, ne de bu tarz bir elbise dışında bir şeyle gördüm. Sanki... Geçmişte kalmış gibisin. Yatak odamız dışında süslenmiyorsun.” Bu... iyi bir şey, değil miydi? Sadece onun için özen gösteriyordum, işte. Hem 32 yaşındaydım, bu yaştan sonra her tarafımı ortaya çıkaracak şeyler giyecek hâlim yoktu ya? Hadi diyelim tarzımı değiştirdim, buna millet ne diyecekti? Beni kesin yine yargılarlardı.

Gözlerim Yasemin'in üstündeki kıyafeti buldu. Benim gibi uzun boylu, dolgun göğüslere sahip bir kadın değildi ama bedenini gerçekten giydiği elbiseyle öne çıkarmıştı. Onun da bakışları bizim üstümüzdeydi, diğer herkes gibi...

“Zahir... Bunları sonra konuşsak? Herkes bize bakıyor ben kendimi...” Sert bir nefes bıraktı. “Annen yıllar önce öldü, Venüs! Artık şu önyargılarından ve tabularından sıyrılsan mı?” Yutkundum. Benimle daha önce hiç bu şekilde konuşmamıştı. Kırılgan olduğumu bildiği için sözlerine dikkat ederdi. “Ben... Sen her istediğinde seninle birlikte olmuyor muyum? Ne demek istediğini anlamıyorum. Başka neler istiyorsun?” Zahir, başını iki yana salladı. “Görücü usulü evlendiğimizi biliyorum ama yıllar geçti, Venüs. Bana karşı... hiç mi bir şey hissetmiyorsun? İçinde o duyguları... ben... uyandıramıyor muyum?” Hangi duyguları? Benden daha ne bekliyordu? “Hep sorunun ben olduğumu düşünmüştüm ama bundan artık emin değilim. Sen... bilmiyorsun.” Neyi bilmiyorum?

Güvenlik görevlilerinden biri yanımıza yaklaştı. İkimizin de bakışları ona döndü. “Zahir Bey, dışarıda basından arkadaşlar var. Magazin…” Ah! İşimiz gücümüz yok bir de bununla mı uğraşacaktık? Zahir bana döndü. “Nereye gitmek istiyorsun, hayatım?” Güvenlik görevlisi gelince sanki az önce konuştuğumuz hiçbir şeyi konuşmamışız gibi davrandı. Ona ayak uydurdum. Açıkça her zamanki gibi rol yaptım. “Karşı binada çalışmak için gittiğim bir kafe var. Oraya ne dersin?” Başını salladı, sonra güvenlik görevlisine döndü. “Onlarla görüşebiliriz ama röportajdan sonra gidecekler. Hiçbirini bir süre görmek istemiyorum.” Görevli başını sallayarak Zahir’e baktı.

Yasemin'in yanımıza yaklaşmış olduğunu fark ettim. “Neden size bu kadar taktılar anlamadım?” İğneleyici bir tonda, “Evlilik beceri mi oluyor anlamadım ki… Gözde çift falan…” diyerek gözlerini devirdi. İçimde ona karşı garip bir his belirdi. Hani şöyle elimi topuzuna dolasam… Hayır hayır… Derin bir nefes alıp, sol elimin parmak uçlarını göğsüme götürdüm ve sırayla ritimli şekilde oynattım.

İyiyim, iyiyim, iyiyim. Sakinim, sakinim, sakinim.

 SAKİN FALAN DEĞİLİM

Yok yok, onu dinleme... Şşh! Biz sakiniz.

Zahir'in elimi tutması üzerine irkildim. “Hadi, hayatım.” Başımı sallayıp adımlarına eşlik ettim. Bazen... içimde başka bir kadın varmış gibi hissediyordum. Tüm benliğimi yırtarak dışarıya çıkmak istiyordu. Beni... Beni parçalamak istiyordu. Onu sürekli dizginlemekten yorulmuştum. Belki de Zahir haklıydı. Yıllarca sırf beni aldatmasın diye ona süslenmiştim, istediği her zaman onunla olmuştum ama ben de kadındım. Hiç kendimi düşünmemiştim, bana böyle öğretilmemişti.

Ben... çok uzun zaman -22 yıl- baskılanmıştım, sonra bir gün ansızın evlendirilmiştim. Sadece kocama karşı tam tersi biri olmamı söylemişlerdi ama kimse nasıl olmam gerektiğini öğretmemişti. Bir kadın her alanda nasıl farklı bir kimlik inşa edebilirdi? Yıllarca yasak olarak algıladığın şeyler, nasıl sadece bir imzayla bir gecede değişebilirdi? Zahir, “Bilmiyorsun, ” derken doğru söylüyordu. Neyi bilmem gerektiğini bile bilmeyecek kadar bastırılmış duygulara sahiptim.

Holding kapıları açılınca bir sürü flash patlamaya başladı. Tüm kameralar... Soru soran insanlar... Sanki hayvanat bahçesinde sergilenen bir kuştum. Kanatlarımı açıp gökyüzüne uçmam gerekiyordu ama ben... Tamamen olmamam gereken bir kafesin içindeydim. Çırpınıyordum ama kimse görmüyordu. Kanatlarım şiddetle kafese vuruyordu. Kendi kendimi yaraladığım, kanatlarımın arasından süzülen kandan anlaşılıyordu. Eğer... içimi yiyip bitiren şey doğruysa kendi kanatlarımı parçalamak uğruna bile olsa bu kafesten kurtulacaktım.

Bir an önce Zahir'in odasına dönüp hard diski almalıydım. O videoda ne vardı?


Sonraki Bölüm İçin Aşağıdaki Resme Tıklayın!

👇 👇 👇 👇 👇

Yorumlar


Bu gönderiye yorum yapmak artık mümkün değil. Daha fazla bilgi için site sahibiyle iletişime geçin.
İstanbul Kitap Fuarı - Ulysses Yayınları
İstanbul Kitap Fuarı - Ulysses Yayınları
Etkinliğe 36 gün kaldı
13 Ara Cmt
Büyükçekmece
Muhtemel Yaklaşan İmza Günü - Ulysses Yayınları Fuar'da olacak ancak Yazar Ruyam'ın katılımı bir hafta önceden belirlenip duyurulacaktır. Fuarlarda katılacak kişi sayısının etkisi fazladır. Katılmayı düşünenler ya da katılacağına emin olanlar kayıt oluşturmayı unutmasınlar... Tarih ve saat belirsiz.
bottom of page