top of page

[+21] 03. BÖLÜM - GERÇEKLER - VENÜS I

Güncelleme tarihi: 10 Eki

Venüs - Adar - Soydaş - ARK Evreni - Yazar Ruyam - Venüs Soydaş - Venüs Dağdelen - Adar Soydaş

Venüs ~

“Yıllardır herkes bekliyor. Bebek düşünmüyor musunuz?” Magazin muhabirinin sorduğu soruya, “İşlerimizin yoğunluğundan buna vakit kalmıyor,” dedim. Bu bizim yıllardır klasik cevabımızdı.

Zahir, bana bakarak içtenlikle gülümsedi. “Minik Venüs'ler evin içinde gezsin istiyorum ama işkolik karımı ikna edemiyorum.” Çevremizdeki herkes bir anda gülünce afalladım. Zahir, ne yapıyordu? Üstümüzde bir anda kamuoyu baskısı oluşturacaktı. Sürekli bebek yüzünden zorbalanacaktım! “Kocan istiyor. Bu senin kadınlık vazifen. Ona çocuk vermelisin yoksa gidip başkasından yapar,” diyeceklerdi. Yutkundum. Boncuk boncuk terlemeye başlamıştım. İyi hissetmiyordum, hem de hiç!

Erkek muhabirlerden biri, “Venüs Hanım'ın başarıları olmasaydı Şahin Holding'in çoktan iflas edeceği söyleniyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sordu. Hemen yanındaki muhabir, “Soydaş Holding'e yine ihale kaybetmişsiniz,” dedi. Nereden biliyorlardı?

Zahir'in her zaman birilerini küçümseyen piç gülüşleri vardı. Onlardan birini takındı. “Biz... Karım, Venüs Şahin'le bir beden gibiyiz...” Soyadımı özellikle vurgulamıştı. Sanki birine meydan okuyormuş gibiydi. “Şirketimiz için elimizden ne geliyorsa birlikte yapıyoruz. Onun bu başarılarıyla tam tersi gurur duyuyorum.” Bakışlar bana döndü.

Resmi verilerinden örnek vererek konuşmaya başladım. “Bu senenin ilk çeyreğinde piyasadaki %10'luk payımızı korumayı başardık. Yine kazanç olarak geçtiğimiz yıl çok ciddi bir temettü dağıttık. Yani... Evet, ihaleleri alamadığımız doğru ama ben buradayım.” Bakışlarım Zahir'i buldu. “Holding'de çalışmaya devam ettiğim sürece elimden geleni yapacağım.” Zahir'in kaşları çatıldı. Böyle bir cevap beklemiyordu.

Nazikçe gülümsedim. “Hadi ama arkadaşlar, sonuçta ben sadece Halkla İlişkiler Müdürü'yüm. Tüm Holding'in başarısını kimse bana bağlayamaz.” Sözlerim Zahir'e övgü gibi gözüküyordu ama Zahir'in bedeninin irkildiğini hissettim. Kastettiğim şeyi anlamıştı.

“İnsanın kendisini sonsuz destekleyecek bir eşi olmalı işte,” diyerek gülümsedi. Yalancı bir gülümsemeydi çünkü tam tersi sinirleniyordu.

Bakışlar bir anda başka bir yöne döndü. Holding'in önüne yaklaşan arabayı görünce dudaklarım aralandı. Babamın burada ne işi vardı? Kameralar arabadan inen babamı çekmeye başladı.

Zahir, “Sen odana dön istersen, hayatım,” dedi. Babamla aramın son zamanlarda iyice kötüleştiğini biliyordu. Hard diski hatırlayınca bu olay işime geldi. “Kolay gelsin, arkadaşlar,” diyerek binanın içine yeniden girdim. Lobideki çalışanların hepsinin bakışları üstümdeydi. Doğruca asansörlere ilerledim. Zahir'in odasının bulunduğu kata çıktığımda sekreterinin burada olmamasına sevindim. Adımlarım odaya yöneldi. Parmağımı okuttum, odanın kilidi açıldı.

Odaya girdiğim gibi bilgisayara doğru koştum. Hard diski sıkıştırdığım yerden çıkardım. Bilgisayar açıktı, ekranı uyandırdığımda aktarımın hata verdiğini gördüm. Sanal bilgisayarın oturum süresi bitmişti, yeniden giriş nasıl yapılır bilmiyordum. Hard diski çıkarıp çantama yerleştirdim. Dışarıdan gelen konuşma sesleri duydum. Bilgisayarı doğrudan tuşuna basılı tutup kapattım. Kendimi Zahir'in dinlenme odasına attığım gibi kapı açıldı. Hemen girdiğim kapının arkasına saklandım.

Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Yakalanırsam ne söyleyecektim? Hem... Neden odada olmam suçmuş gibi davranmıştım ki? Beni görseler de sorun olmazdı. Of!

Babamın sesini duydum. “O kızları sen ayarlamışsın. İyice araştırdın mı?” Zahir, gergin bir ses tonuyla konuştu. Belki başkası gergin olduğunu anlayamazdı ama ben karısıydım, anlamıştım. “Yetimhaneden hepsi, merak etme. Kimseleri yok.” Yetimhane mi? Bağış etkinliği falan mı yapacaklardı?

“Sonraki parti için başka kızlar da lazım.” Zahir, şaşkınlıkla, “Anlamadım?” dedi. “Size daha dün, 20 tane yeni kız gönderdim.”

Babamın koltuğa oturduğunu duydum. “Ne olmuş? 20 tane daha bulursun.” Bir dakika? Zahir'in koltuğuna mı oturmuştu çünkü sesi oradan geliyordu. “Bu sefer daha küçüklerinden istiyorum. Oğlan da olsun.”

Zahir'in duraksadığını hissettim. “Dün gönderdiklerimi ne yaptın...” Babam sözünü kesti. “Ne önemi var? Sahip oldukları birkaç delik işte!” Dudaklarım şokla açıldı. Ne saçmalıyordu bu adam? “Hepsinde aynı şeyden var, hiçbirinin birbirinden farkı yok.” Ben şu an... Ben... Yanlış mı anlıyordum? Bedenim ürperdi.

“Hamit baba... Sence de abartmıyor musun?” Zahir, dişlerini sıkarak konuşmuştu.

Babam kahkaha attı. “Ben mi abartıyorum yoksa sen mi damat?” Bu da ne demekti?

Zahir, burnundan bir nefes bırakıp konuştu. “Venüs'ün öğrenmesinden hiç mi korkmuyorsun?”

Hamit Dağdelen'in meşhur alaycı sesini duydum. “Peki sen Zahir, Venüs'ün minik kaçamaklarını öğrenmesinden korkmuyor musun?” Yüzüm şokla kasıldı. Midemin çalkalandığını hissettim. “Doğru, ya! Siz korkmuyorsunuz.” Balyoz yemiş gibi irkildim. Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Babam... birden fazla kişiyi kastetmişti. Aklıma gördüğüm tek kare görüntü düştü. Zahir... Zahir, sen... O benim tek arkadaşımdı. En yakın arkadaşımla mı yattın? Gözlerim buğulanınca etraf bulanıklaşmıştı.

“Beni kendinizle kıyaslamayın. Ben dışarıda yaşadığım şeyleri evime yansıtmam.” Evime...

Babam oturduğu koltuktan kalktı. “Evim dediğin benim kızım oluyor sanırım, değil mi?” Aldattıktan sonra ev mi kalırdı geriye? Beni... beni aldatmış!

“Diğerleri elimin kiri sonuçta... Karımla kimseyi kıyaslayamam.” Becerdiklerim elimin kiri ama karım namusum, bu mu yani? Öyle mi?

Kocam bu cümleleri babamın yüzüne bakarak söylüyordu. Babam, Zahir'in beni aldattığını biliyordu. Lanet olsun bu adam benim nasıl öz babam olabilirdi? Test sonuçlarında bir karışıklık olmuş olmalıydı. Reddediyorum! KOMPLE REDDEDİYORUM! Ben... böyle bir adamın kızı olmak istemiyorum!

“Eğer sen de o delikte kalmak istiyorsan dediklerimi yapsan iyi olur, Zahir.” Bu muydu, yani? Tüm kadınları böyle mi görüyorlardı? Delik... Bu kadar mı? Hislerimiz yok muydu bizim? Satılan eşyalar mıydık? Gözlerimden birkaç damla yaş firar etti.

“Unutma, her ayın 15'i kızımın hesabına yatırdığım 50 milyonun %60'ı benim! Aksamasın ki iyi geçinelim, damat.” İğneleyici gülüşünü duydum. “Biz kötü geçinirsek Venüs de üzülür. Tamamen ondan... Ben yalnızca kızını düşünen endişeli bir babayım!” Sen iğrenç bir mahlukatsın!

Zahir'in cevap vermesini beklemeden odadan çıktı. Zahir'in parmaklarını saçında gezdirdiğini duydum. Gergince oflayıp söylendi. “İyi halt yedin, Zahir.” Masasına ilerledi. Telefon sesi duydum.

“Efendim, Zahir?” Bu sesi tanıyordum. Mekân Nara'nın sahibi...

“Dün gece yapılan partinin görüntülerini yükledin mi?” Görüntü mü? Zahir'in etrafta dolaştığını, ardından kasanın şifresini girdiğini duydum. “Nerede sakladığımı ne yapacaksın?” diye sinirle konuştu. “Bunlar bizim kurtuluş biletimiz, salak! Öyle ortalık yerde bırakılır mı?” Ne vardı o görüntülerde, Zahir?

“Tamam sen sunucuya yükle, oradan hard diske atıp saklayacağım.” Konuşması sonlanmaya yakındı sanırım, yeniden koltuğa oturdu. “Bu sunucudakileri de boşalt, ne olur ne olmaz.” Benim gördüğüm klasörleri silecek miydi? Nasıl kopyalayacaktım ki? “Onlar evdeki bilgisayarımda, acil bir durumda kalırsam diye...” Evdeki bilgisayarında mı? Evde... Bilgisayarı mı vardı? Yüzümü buruşturdum, neler oluyordu?

“Venüs öyle zannediyor, evet.” Neler çeviriyorsun başka, Zahir?

“Sikik ya! İçeriden hâlâ bilgi alıyor. Ben anlamadım kim ona haber uçuruyor? Mekânı tarandı umurunda değil, manyağın! Yeniden tadilata girmişler. Yusuf, eminim ayılıp bayılıyordur. Hiç şansı yokmuş, ortağın da hayırlısı işte...” Kimden bahsediyordu? Yusuf da kimdi? Mekân dediği neresiydi?

“En çok tadilata giren mekân ödülü olsa adamlar rekor üstüne rekor kırardı.” Bilgisayardan bir şeyler yapıyordu, tıklama sesleri geliyordu.

“Sen onu boş ver. Sonraki parti için kız ve oğlan istediler. Bu sefer 13'lük istedi, kayınpederim.” Sesindeki iğrendiğini gösteren tonun bin katını içimden hepsi için yapıyordum. Sanki kendisi farklıydı? Pezevenklik bunun adı işte...

“Tamam, ben bir eve uğrayıp şu hard diskleri bırakayım. Akşam Yasemin'le Roma'ya gideceğiz.” Bacaklarımın uyuştuğunu hissettim. “Bu işleri başıma açan sizsiniz! Ben de ne yapayım, ucundan eğleniyorum.” Zahir'in sesi yakınlaştı. “Tamam, döndüğümde Venüs'le Nara'ya uğrarız. Bu sıralar gürültü çok kaldıramıyor, o gelmek istemezse ben de gelmem.” Kıkırdadı. “Yanımda güzel karım salınmayacaksa senin mekânında ne işim var lan, yavşak!” Ne duyduysa, “O farklı, onlar farklı,” dedi. Senin iğrenç zihniyetine tüküreyim, Zahir!

Telefon görüşmesini sonlandırıp odadan çıktı. Birkaç saniye sonra telefonum çalmaya başladı. Hızla titreşime aldım. Duymamıştır, değil mi?

Çağrı sonlanınca mesaj attığını gördüm. Telefonu çantama atıp banyoya yöneldim. Klozete eğildiğim gibi içimde ne varsa çıkardım. Konuşmalar o kadar midemi ağzıma getirmişti ki artık tutamayacak hâle gelmiştim. Zahir... Benim tanıdığım adam mıydı? Değildi. Lanet olası, pezevenk! Anladıklarım doğruysa... Babam dâhil hepsinin mezarını kazacaktım. Biraz daha kusup elimi yüzümü yıkadım. Şok üstüne şok yaşıyordum, bugün nasıl bir gündü böyle?

Benim duyduğumda bile vicdanım sızlamıştı. Ufacık çocuklardan bahsetmişlerdi! Bunlar insan değildi, insan olamazlardı. İğrenç yaratıktan başka bir şey görmüyordum. Keşke hepsinin üstüne benzin döküp yakabilseydim.

Önce banyodan, sonra da dinlenme odasından çıktım. Adımlarım kapıya yöneldi. Birkaç saniye dışarıyı dinledim. Sekreteri hâlâ dönmemişti sanırım. Dışarı çıkıp asansöre ilerledim.

Beynim patlayacak gibi uğulduyordu. Kendi katıma inince odamı bulamadan yeniden tuvalete yöneldim. Birkaç çalışanın beni gördüğünü fark ettim. Kadınlar tuvaletine girince kabinlerden birine eğilip bir kez daha kustum. Ağzımın içinde ve genzimde garip tortular hissediyordum. Daha çok midem bulanıyordu.

“Kocasına zevk veremiyormuş, eh! Adam bana gelmekte haklı.” Bu sesi tanıyordum. Az önce tuvalete girdiğimi gören sarışın çalışandı. “Ortalıkta rahibe gibi dolaşıyor. Kadınlıktan anladığı mı var?” Sarışının yanındaki kadın... Bunlar, benim tuvalette olduğumu bile bile mi böyle konuşuyorlardı?

“Ya onu kim ne yapsın? Babası Hamit Dağdelen olmasa kim ki o? Kocasına hiç benim kadar zevk verebilmiş mi?” Kinayeli sesi... Bilerek bağırması... Sırf ben duyayım diye...


Sonraki Bölüm İçin Aşağıdaki Resme Tıklayın!

👇 👇 👇 👇 👇

Yorumlar


Bu gönderiye yorum yapmak artık mümkün değil. Daha fazla bilgi için site sahibiyle iletişime geçin.
İstanbul Kitap Fuarı - Ulysses Yayınları
İstanbul Kitap Fuarı - Ulysses Yayınları
Etkinliğe 36 gün kaldı
13 Ara Cmt
Büyükçekmece
Muhtemel Yaklaşan İmza Günü - Ulysses Yayınları Fuar'da olacak ancak Yazar Ruyam'ın katılımı bir hafta önceden belirlenip duyurulacaktır. Fuarlarda katılacak kişi sayısının etkisi fazladır. Katılmayı düşünenler ya da katılacağına emin olanlar kayıt oluşturmayı unutmasınlar... Tarih ve saat belirsiz.
bottom of page