top of page

[+21] 03. BÖLÜM - BOŞANMA DİLEKÇESİ - ARK I

Güncelleme tarihi: 6 Eki

Arya, Reis, Kandemir, ARK, Birinci Hikaye, ARK Evreni, Ruyam, Yazar Ruyam,

Arya ~ 1 Ağustos 2023

Dün gece masaya döndüğümde, ablam sandalyesine çoktan oturmuştu. Babam ve Kahraman da arkamdan gelmişti. Tatlılar masaya yerleştirildikten sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi sohbet etmeye başladılar.

Oysa ben o gece, duyduklarımın şokuyla allak bullak olmuştum ama kimse o hâlimi fark etmemişti. Bebeğimi öğrendiğimde yaşadığım heyecan öyle bir sönmüştü ki... Ne yapacağımı bilemez halde kalakalmıştım. Kahraman, geç olduğunu ve yarın işe gideceğini söyleyince, annemlere veda edip eve erken dönmüştük.

Şimdi de banyoda sular beni ıslatırken ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Benden neyi gizliyorlardı? Kahraman'ın benden bir şeyleri gizlediğini düşünmek tüylerimi ürpertti. Biz birbirimizin en karanlık sırlarını bilirdik. Bu durumda bana söyleyemeyeceği ne olabilirdi ki?

Suyu kapattıktan sonra saçlarımı sıkarak suyunu akıttım. Vücuduma bornoz geçirip giyinme odasına ilerledim.

Kahraman bana doğru gelirken, “Hasta mısın hayatım? Solgun gözüküyorsun. İstersen bugün kahvaltıyı ben hazırlayabilirim,” dedi.

Yanıma vardığında bir elini yanağıma yerleştirdi. “Gittikçe zayıflıyorsun, Arya.‘‘ Sesinin bu kadar endişeli çıkması nasıl oyun olabilirdi?

Bir şeylere bahane arıyormuş gibi bakışlarını etrafta gezdirdi. ‘‘Hem bu kadar zayıf olursan tüp bebek tedavisinde zorlanacaksın.’’ Sadece beni rahatlatmak için takındığı muzip ses tonuyla, ‘‘Bundan sonra sana daha dikkatli bakacağım, Karlar Kraliçesi Elsa,” dedi. Burnumdan nefes vererek istemsizce tebessüm ettim.

Kahraman, ne zaman psikolojik olarak zorlansam işte beni böyle, tek cümlesiyle rahatlatabiliyordu.

“Doktor 1 yıl bekleyebileceğimizi söylemişti. Hâlâ zamanımız var sanıyordum?” diye sordum. Meraklı bakışlarımla ifadesini incelerken, Kahraman gergince yutkundu. “Hayır, Arya. 2 buçuk yıldır evliyiz ve sen, 2 yıldır bu bebeği her şeyden çok istiyorsun.‘‘

İstiyorsun mu dedi? O istemiyor muydu? Bu zamana kadar en çok o istememiş miydi? Ben kendimi hazır hissetmezken bile o duyduğunda mutluluktan havalara uçmamış mıydı?

‘‘Zamanımız yok, kalmadı. Birkaç gün içinde doktora gideceğiz ve kapsamlı bir muayeneden geçeceksin. Her şeyine baktıracağız.’’

Hamilelik şüphem nedeniyle ilaçlarımı kullanmayı bırakmıştım. Kahraman da bu yüzden halsizliğimi ve ufak tefek unutkanlıklarımı çok abartıyordu. Hamilelikte böyle şeyler fazlasıyla normaldi.

Birkaç hafta önce beni zorla hastaneye götürmeye çalışmıştı. Ama ben kaçtığım için gidememiştik.

‘‘Sana doktora gideceğimiz zamanı haber veririm,” diyerek gülümsedi. Kocamın bu ilgili davranışıyla kafam iyice karışmıştı. Kahraman, kararsızlıklarımı görmüş olmalı ki diğer elini de yanağıma koydu ve alnımdan öptü.

Bana güven vermeye çalışarak, “Biliyorum zor bir sürece gireceğiz. Ama söz veriyorum, tüm süreçte yanında olacağım. Bebeğimiz için elimden geleni yapacağım. İyi bir baba olacağım, Arya,” dedi.

Olabilecek miydi? Belki tam şu an baba olacağını ona söylemeliydim. Zaten baba olacağını bilmek Kahraman’ın hakkıydı.

Ağzımı açmıştım ki beni sözleriyle susturdu. “Bugün öğleden sonra canlı yayınım var demiştin, değil mi? Öncesinde hukuk bürosuna gel, birkaç imza atman gerekiyor.”

Yine ne imzası atmam gerekiyordu? Kafamı olumlu olarak sallayıp bu konuyu geçiştirdim. Ellerinin arasından sıyrıldım. Üstümü giyinmek için kıyafet seçmeye başladım.

“Ender Bey, ilk aşılamada çok yüksek şansımız olduğunu söyledi. Bu tedavi sürecinin sonunda artık anne olacaksın. Ve tabii ki ben de baba.”

Kahraman, sen zaten babasın. Karnımda 2 aylık bebeğimizi taşıyorum.

“Hadi sen giyin gel, kahvaltıyı ben hazırlıyorum. Benim güzeller güzeli karım! Yakında bebeğimizin de annesi olacaksın,” dedikten sonra odadan ayrıldı.

Neden hep bebek hakkında konuşuyorduk? Düşünüyorum da resmen her an bebeğimiz olsun diye çabalayan bir çift olmuştuk. Daha evliliğimizin baharında gezip tozmak yerine... ya da bilmiyorum başka konular varken neden bir anda bebeğe bu kadar yoğunlaşmıştık?

Ve en önemlisi… Kocam beni tüp bebek tedavisine ikna etmek için mi böyle ilgili davranıyordu?

Annemin dediği gibi ilgi ve sevgi görmek istediğim için kocam, beni bu şekilde manipüle edip tüp bebek tedavisine ikna mı ediyordu? Bu zamana kadar beni parmağında mı oynatmıştı? Ama neden? Babasına kendini kanıtlamak istediği için olabilir miydi? Kahraman’ın ailesi öyle insanlar değillerdi ki…

Evlilik sürecimizde bile, 'Ne isterseniz yapın,' diyerek bizi özgür bırakmışlardı. Efsun anne, “Kızım her şeyin en iyisi olsun, sakın hevesin kalmasın,” demiş ve tüm düğün sürecini birlikte planlamıştık. Kahraman’ın annesi dışında da kimse sürece dahil olmamıştı.

Kahvaltı yaptıktan sonra Kahraman işe gitmişti. Kahvaltıda da hastaneye gidip tahlil yaptırmaktan bahsetmiş ve beni tedaviye ikna etmeye çalışmıştı. Hatta eve bir yardımcı tutacağını bile söylemişti.

İkinci düşüğümü yaptığım için hastaneye gittiğimiz günü hatırlıyorum da… Kahraman, eve döndüğümüzde gömlekleri neden ütülenmemiş diye benimle tartışmıştı. O zamanlar beni o karamsar hâlimden çıkarmak istediğini, bana aklımı meşgul etmek için görevler verdiğini ve duygularını böyle yansıttığını düşünmüştüm.

Ertesi gün ağrılarım olduğu hâlde bana, yataktan hâlâ neden çıkmadığımı, kahvaltıya geç kaldığımızı ve hazırlanmam gerektiğini söylemişti. Kahraman’ı anladığımı, onun da en az benim kadar üzgün olduğunu sanmıştım. Beni ayağa kaldırıp psikolojimi düzeltmek için böyle yaptığını düşünmüştüm. Ama ya şimdi… ne düşünmeliydim?

Belki de başından beri önemsediği hiçbir zaman ben olmamıştım. Bebek miydi? Hamilelikten dolayı hormonlarımın beni duygusal olarak değiştirdiğinin farkındaydım. Geçen dondurma yerken durduk yere, “Neden limonlu değil?” diye düşünüp iki üç damla gözyaşı akıtmıştım. Şu an kafamda kuruyor olabilir miydim? Belki de babamı ve kocamı yanlış anlamıştım. Sonuçta sinirliyken herkesin ağzından kötü şeyler çıkabilirdi. Sonra da söylediklerine pişman olurlardı.

Hukuk bürosunun içine girince, Kahraman’ın buradaki sekreterini lobide gördüm. Bakışları bana kaydığında saygıyla gülümsedi, sanırım beni bekliyordu.

Babası milletvekili olduğu için Kahraman, babasının yatırım şirketinin başına geçmişti. Babamın avukatlık bürosuna da bu yüzden finansman aktarmıştı ve hukuk bürosunda bizim gibi hisselere sahipti. Yani burada da odası ve sekreteri vardı. Ama çoğu zaman hukuk bürosunda bizzat bulunmazdı.

Kahraman’ın sekreteri önden yürüyerek, “Hoş geldiniz Arya Hanım, buyurun ben size eşlik edeyim,” dedi. “Hoş buldum, teşekkür ederim.” Asansöre birlikte binip yönetici odalarının bulunduğu kata çıktık. Eliyle odaya yönlendirirken, “Bu odada bekleyin, lütfen. Ben geldiğinizi Karan Bey’e haber vereceğim,” dedi.

“Kahraman müsait değil mi?”

“Kahraman Bey’in 10 dakika sonra toplantısı var. Onunla ilgileniyor olabilir.”

Odada bulunan koltuklardan birine oturup beklemeye başladım. O sırada kapı açıldı. Elinde minik bebek ayakkabılarıyla Kahraman içeriye girdi.

Mutlu bir ses tonuyla, “Hayatım, şunlara bak!” dedi. “Bizim muhasebe müdürünün kızı olacakmış. Eşiyle alışverişe gitmişler. Sanırım bunlar poşetlerin birinden düşmüş. Şunların tatlılığına bakar mısın?” Sarı renkli üstünde ayıcığı olan sevimli ayakkabıları bana uzattı. Demek ki müdürün karısının renk tabuları yoktu. Kızına pembe yerine sarı renk ayakkabı aldığına göre...

“Evet, çok tatlıymış. Benim adıma da hayırlı olsun dersin,” dedim.

Ne zaman şu belgeler gelecekti? İşim vardı, takipçilerim canlı yayın açmamı bekliyorlardı. Onlara karşı sorumluluklarımın bilincindeydim. Her hafta 3 gün, 4 saat boyunca canlı yayın yapıyordum. 6 yıldır en kötü zamanlarımda bile -operasyon günleri hariç- yayın açmayı bırakmamıştım.

“Birazdan Karan evrakları getirir. Sen de hemen imzalayıp yola çıkarsın. Eve yetişirsin merak etme. Bu saatte trafik yoktur.”

Kahraman, eğilip beni dudaklarımdan öptü. Yüzümü detaylı bir şekilde inceleyerek, “Benim güzel karım, neden birkaç aydır bu kadar halsizsin?’’ diye sordu. İçim sorusuyla bir garip olmuştu. ‘‘İşlerde bir sorun mu var? Unutkanlıklarının nedeni bu mu? Hadi kocana anlat. Biliyorsun, senin için her şeyi yaparım.”

Evet, eskiden de aşkla bağlı bir çift değildik. Birbirimizin yaralarını sarmış ve kol kanat germiştik. Ama şu an duyduğum sözler çok sahte gelmişti. Halbuki konuşma tarzı ve kullandığı kelimeler çok güzel değil miydi? İlgili bir koca gibiydi.

O sırada kapı açıldı. Ablam kafasını uzatarak, “Aa! Burada mıydınız?’’ dedi. Bana doğru yönelirken bir yandan da Kahraman’a bakarak konuştu. ‘‘Toplantı birazdan başlayacak.” Kahraman, ablamın gelişiyle eğildiği yerden toparlandı. Bunu yaparken de kokumu içine çekip yanağıma minik bir öpücük kondurmayı ihmal etmedi. Ardından ablam yanıma oturup bana sıkıca sarıldı.

Gözleri ayakkabıyı bulduğunda yalancı bir kızgınlıkla, “Ay bunlar ne kadar tatlı! Daha şimdiden alışverişe mi başladınız? Söyleseydiniz eğer canım yeğenim için ben de sizinle gelirdim,” dedi.

“Hayır, muhasebe müdürünün eşi düşürmüş. Kahraman, bu minik ayakkabıları görünce her zamanki hâliyle yanıma getirmiş,” dedim.

Ablam başını omzuna doğru hafifçe yatırdı. “Evet duydum, yarım kalan tedaviye başlıyormuşsunuz.’’ Beni teselli etmeye çalışarak, ‘‘Merak etme güzelim. Tüm süreçte senin yanında olacağım. Eğer yorgun hissediyorsan bir süre daha erteleyebilirsiniz. Önemli olan senin ne istediğin, hazır olup olmadığın Aryakuş,” dedi.

O sırada Karan Bey odaya girdi. Mahcup bir ifadeyle Kahraman’a bakarken, “Affedersiniz bölmüyorum, değil mi?” diye sordu. Kahraman, “Hayır Karan, gelebilirsin. Biz de zaten Melek’le şimdi çıkıyorduk,’’ diyerek beni bakışlarıyla gösterdi. ‘‘Karımın işleri var. Belgeleri hızlıca imzalatıp arkamızdan sen de toplantıya gelirsin.”

Yeniden beni düşünen ilgili koca olmuştu. Acaba dün konuşmaları yanlış mı duymuştum? Bu aralar aklım dalgındı. Kendi kendime uyduruyor bile olabilirdim. Yine o gerçekçi rüyalardan birini mi görmüştüm?

Karan yanıma yaklaşırken elindeki evrakları gösterdi. “Tabii efendim. Hemen imzalatıyorum. Zaten sermaye artırımı ile ilgili prosedürler… Sadece birkaç sayfa.” Kahraman ona, “Tamam,” dedikten sonra ablama döndü. “Melek, hadi biz çıkalım.’’ Kapıya yönelmişken bir anda duraksadı. ‘‘Ah dur! Bununla toplantıya giremem.’’ Bebek ayakkabılarını masanın üstüne bıraktı.

Bebeğimizin de böyle tatlı ayakkabıları olacak mıydı?

Onlar odadan çıkarken Karan Bey, evrakları önümdeki sehpaya yerleştirdi. İmzalamam gereken yerleri eliyle işaretledi. İlk sayfada sermaye artırımıyla ilgili şeyler yazıyordu. Ama bu konular asla ilgimi çekmiyordu. Halbuki hepsi, okuduğum bölümle alakalıydı. Yayınlardan dolayı kendi şirketim olmasaydı vekaletimi bile Kahraman’a vermeyi düşünürdüm. Keza o da bunu önermişti. Ama sonradan vazgeçmiş, iş birliklerime ve sponsorluklarıma karışabileceği için istememiştim. Sadece avukatım olduğu için babamda vekaletim vardı.

Elime kalemi alıp ilk sayfada en alt köşede kalan yere imzamı attım. Kenarından diğer sayfaları çevirerek imza atmaya başlayacaktım ki telefonum çaldı. “Affedersin Karan, menajerimden önemli bir telefon bekliyordum. Birazdan gelsen ve devam etsek, olur mu? Bunu cevaplamam gerekiyor.”

Karan, başını olumlu olarak sallayıp önümdeki kağıtlara uzandı. Elimle “Kalsın,” der gibi bir hareket yapıp parmaklarımı kağıtların üzerine bastırdım. Karan odadan çıktıktan sonra menajerim Utku’nun aramasını cevaplandırdım.

“Selam Utku, seni dinliyorum?” Utku, her zamanki mizacıyla, “Arya!’’ diye ciyakladı. ‘’Sana iki kötü, bir iyi haberim var. Önce hangisini duymak istersin?” Bir günümde iyi geçseydi be! Şimdi ne olmuştu? Derin bir nefes alıp verdim. “Kötülerden başla bari.” Belki iyi haberle mutlu olurdum.

“O zaman ilk kötü haberle başlıyorum. Bugün yayınını iptal etmek zorunda kaldık. Çünkü canlı yayın platformu üzerinde bazı sorunlar oldu. Dolandırıcılık mı ne yapılmış, hesaplar inceleniyormuş.”

Nasıl yani… Bugün canlı yayın yok muydu? Ne dolandırıcılığı olmuştu? Sanırım detaylarını sonra öğrenmeliydim çünkü benim için diğer haber daha önemliydi.

“Diğer kötü haberi tahmin etmemi ister misin? ARK, iş birliğini kabul etmedi, değil mi?’’ diye sordum. Fuar içinde birkaç etkinlik yapmak için ARK’la görüşme yapacaktı. Belli ki kabul edilmemişti. İç çekerek, ‘’Fuar için ana sahneyi kim almış, peki?” dedim. “Kötü haber şu ki…’’ diyerek duraksadı. Ardından hevesle, ‘’Bir güvenlik ekibine ihtiyacımız olacak,” dedi. Ne? Güvenlik ekibine neden ihtiyacımız olacaktı? Utku çığlık çığlığa, “Çünkü bu sene oyun fuarında ana sahne sponsoru, ARK!” dedi.

ARK, ana sahne sponsoru mu olmuştu? Hem de böyle önemli bir oyun fuarına… Etkinlikler konusunda iş birliğine dahi sıcak bakıp bakmadıklarını bilmezken, bir anda doğrudan ana sahne sponsoru olmalarına şaşırmıştım.

Utku, konuşmasına heyecanlı bir şekilde devam etti. “Geçen sene, iXi oyun fuarında yaptığımız etkinlikleri beğenmişler. Bu sene de, IST için ana sahne sponsoru olmaya karar vermişler.’’ Söyledikleriyle dudaklarım aralandı.

‘‘Anlık olarak herkes sosyal medyada seni konuşuyor. Çünkü senin sponsorun oldukları için IST’e geldiklerini düşünüyorlar.’’ Utku’nun sesi coşkuyla yükseldi. ‘‘Arya, bu sene fuar efsane geçecek! Ve kesinlikle, planladığımız etkinliklerde güvenliğe ihtiyacımız olacak. Fuar biletlerinin satışı birkaç saatte inanılmaz arttı. Seni ve ARK’ı duyan tüm oyun severler, orada bulunabilmek için kapış kapış bilet satın alıyorlar.” Utku’nun sesinden mutluluk fışkırıyordu. Bir insanın sesi mutlu olabilir miydi? Benim hiç olmamıştı.

“Hemen güvenlik şirketlerini araştırmaya başlıyorum. Sen de lütfen kıyafetler için Yale’yle görüş,’’ dedikten sonra tek tek sayarak, ‘‘Kıyafet, saç, makyaj, her şey çok önemli! Lütfen, beni kırma,’’ dedi. Konuşmama fırsat kalmadan bir çığlığını daha işittim. Manyağın önde gideniydi ama Utku’yu çok seviyordum. En azından kendisi gibiydi… Yanında hiçbir zaman rol yapmama gerek kalmamıştı. Utku beni, tüm benliğimle tanıyor ve olduğum gibi kabul ediyordu.

‘‘Hala inanamıyorum! Resmen zirveye oturacaksın. Bu etkinlikten sonra global ilk 10’da yer alan tek kadın yayıncı olacaksın,” dedi. Hiçbir zaman en iyi olmayı ya da listelerde olmayı istememiştim. Sadece yayınlarımı izleyen kişilerle iletişimde olmayı, onların sevgilerini hissetmeyi seviyordum.

Utku, hevesle diğer detayları vermeye devam ederken elimin altındaki kağıtlar ve bebek ayakkabısı dikkatimi çekti. Okumadan her şeyin altına imza atıyordum. Babama ve kocama güvenebilir miydim? Hem de dün duyduklarımdan sonra? Kahraman, bebek ayakkabısını sekreteriyle müdüre göndermek yerine neden masanın üstünde bırakmıştı? Kafamı iki yana salladım. Kahraman az önce mutluydu. Tenimi kokladıktan sonra yanağımı öpmüştü, hatta sabah beni sevdiğini söylemişti.

Hamilelikten dolayı duygularım karışıktı. İlaçlarımı bir anda bıraktığım için yeniden halüsinasyonlar görmeye mi başlamıştım? İçimdeki paranoyak kadın çığlık çığlığa bağırmaya başladı.

Utku, “Beni dinliyor musun, Arya?” diye sordu. Ah, Utku! Neler yaşıyorum bir bilsen… Bu habere bile sevinemedim. “Evet... Evet, tabii. Seni dinliyorum, Utku. Bu konuda sana uyum sağlayacağım ve zorluk çıkarmayacağım.” Güvenliğe zaten çok ihtiyacım vardı. iXi’de izdiham içinde kalmış, fuarın yapıldığı yerden kendimizi arabaya zor atmıştık. Şimdi bebeğim vardı, öyle bir ortamda kalıp onu riske atamazdım.

Utku’ya, “Güvenlik konusunda bana en iyi şirketi bul, sonra buluşup üstünden geçeriz. Olur mu?” diye sordum. Utku cevap verirken bilinçsizce elimin altındaki sayfaları çevirdim. Sadece sermaye artırımıyla ilgili bilgiler vardı. Arada çevirdiğim bir sayfada Kahraman’ın ismini görünce duraksadım.

*Davacı ile Davalı medeni bir şekilde bir araya gelerek, şartları ayrıntılı olarak görüştükten sonra, boşanmanın hukuki ve mali sonuçlarını düzenleyen ve ekte sunulan protokolü birlikte imzalayarak kabul etmiştir.

Sonuç ve Talep:

Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı iş bu davanın kabulü ile;

1-Davacı Kahraman Ateş ile davalı Arya Reis’in TMK m. 161/1 hükmü uyarınca boşanmalarına,

2-Müşterek çocuklarının velayetinin Davacı Kahraman Ateş’e verilmesine,

Ne? Az önce ben ne okumuştum? Sayfayı diğer sayfaların arasından çıkartarak yeniden inceledim. Anlaşmalı boşanma dilekçesi mi? Kafamda kurmuyordum! Kesinlikle kafanda kurmuyorsun. Babanın ve kocanın tartışmalarını duydun. Reis!?

Şaşkınlıktan birkaç saniye zihnim tutuldu. Bakışlarım yeniden yazıda gezindi. Davacı ve davalı kısmında kocam ve ben vardık. Adresim olarak Kahraman’la yaşadığımız evin adresi yazılmıştı. Kahraman’ın adresini ise hiç bilmiyordum. Burası neresiydi? Bana evrakların arasında, haberim bile olmadan boşanma dilekçesi mi imzalatacaktı? Diğer sayfada protokol yer alıyordu. Toplam 2 sayfaydı, benim imza atmam gereken yer protokol sayfasındaydı. Az önce sevgi dolu sözlerle tüp bebek tedavisi olmamı isteyen kocam, benden boşanıyordu. Gözlerim kağıtların yanındaki sarı bebek ayakkabısına kaydı.

“Utku, seni sonra arayacağım. Acil bir işim çıktı.” Cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım. Kamera uygulamasını açıp dilekçenin ve protokol sayfasının fotoğrafını çektim. Ardından da diğer sayfaları karıştırdım.

Bebeğim, baban hamile olduğumu bilmeden seni benden almak istiyor… Baban böyle bir adam mıydı? Bunu neden yapıyor? Ben… İki buçuk yıldır bir yalanı mı yaşıyorum? Bu adam benim çocukluğum, sırdaşım, en yakınım. Nasıl böyle bir şey olabilir?

Kahraman, hayatım boyunca her zaman yanımda olan tek kişiydi. Her kendimi kaybettiğimde elimi tuttu, beni yeniden Arya olmaya zorladı. Peki ya dün onları duymasaydım? Ya ARK, ana sahne sponsoru olduğu için Utku beni aramasaydı? Tanrım! O adam... Yani baban… Seni benim elimden alacak mıydı? Ben seni nasıl koruyacağım?

Kahraman bunu bana nasıl yapardı? Bana!? Ben onun tüm çocukluğuydum. Zihnim patlayacak gibiydi. Her şeyi yanlış mı anlıyordum? Neler oluyordu!? Kahraman, artık bana da dokunmak istemiyor diye miydi? Gerçekten her şey bu yüzden olabilir miydi? Kocam için diğer insanlar gibi mi olmuştum?

Tüm kağıtları gelişigüzel çantama yerleştirdim, sonra da hızlıca odadan çıktım. Karan Bey, kapının dışında gergin bir şekilde volta atıyordu. “Çok acil işim çıktı. Bunları akşam imzalayıp Kahraman’la yarın size gönderirim,” dedim. Karan Bey’in yüzü renkten renge girdi. Bu durum dikkatimi çektiği için gözlerimi kısarak onu aşağıdan yukarıya inceledim. En son da çenemi hafiften dikleştirip gözlerinin içine baktım. Karan Bey, bakışlarını hızla benden kaçırdı. Tabii ya… O da işin içindeydi. Ne kadarını biliyor olabilirdi?


Sonraki Bölüm İçin Aşağıdaki Resme Tıklayın!

👇 👇 👇 👇 👇

Yorumlar


Bu gönderiye yorum yapmak artık mümkün değil. Daha fazla bilgi için site sahibiyle iletişime geçin.
İstanbul Kitap Fuarı - Ulysses Yayınları
İstanbul Kitap Fuarı - Ulysses Yayınları
Etkinliğe 36 gün kaldı
13 Ara Cmt
Büyükçekmece
Muhtemel Yaklaşan İmza Günü - Ulysses Yayınları Fuar'da olacak ancak Yazar Ruyam'ın katılımı bir hafta önceden belirlenip duyurulacaktır. Fuarlarda katılacak kişi sayısının etkisi fazladır. Katılmayı düşünenler ya da katılacağına emin olanlar kayıt oluşturmayı unutmasınlar... Tarih ve saat belirsiz.
bottom of page