[TASLAK] 01. BÖLÜM - KAHRAMAN
- Yazar Ruyam ✍️

- 9 Haz
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 22 Eki

Kahraman ~ 22 Ağustos 2015 - Cumartesi
Bir yandan dağınıklığı toplarken diğer yandan söylenmeye devam ettim. “Bir günde arkanızı toplamayayım ya!” Yerde gelişigüzel fırlatılmış, kimin olduğunu bilmediğim tişörte uzandığım sırada ayak serçe parmağımı sert metal yüzeyi olan bir şeye çarptım.
“Hay ben böyle işin!” diye kızarken bakışlarım yerde parlayan silahı buldu. Sertçe nefes verip hışımla soludum. “Bu lanet olası silah, hanginizin?” Sesim evin her bir köşesinde yankılandı. Aldığım cevap ise tamamen sessizlikti. Öfkeyle arkamı döndüğümde gözlerini kısmış bana bakan Arya ile karşılaştım.
“Ne bağırıyorsun, sabah sabah? Daha üç saat önce operasyondan döndük.” Sabah sabah mı? Saat akşam 9’du! Kollarımı göğsümde birleştirerek, “Bu, senin mi?” diye sordum. Anlamadığını belli eden bir ifadeyle etrafı süzdü. “Tişört evet… Tabii onu soruyorsan,” diye omuz silkti. “Yemin ederim bir gün ölümüm senin yüzünden olacak!” Beni hiç takmayarak mutfağa doğru ilerledi. “Kahraman…” İsmimin sonunu uzatarak söylediği için yan bakışlarımla ona döndüm.
Başını hafifçe yatırıp, “Ben acıktım,” diyerek sevimli olmaya çalışarak güldü. “Şu tipinle en ufak bir sevimliliğin yok, Arya!” Gözlerini kırpıştırarak, “Ama Kristof!” diye söylendi. Arkamı döndüğümde ayağıma bu kez de yerdeki çanta takıldı. Hafifçe sendeledim. Arya kıkırdayarak, “Hah, işte o benim. İçinde tüfeğim var… Ama inan ki kurulu değil!” dedi. Bıkkınlıkla nefes verdiğin sırada yukarıdan paldır küldür Buğra inmeye başladı.
“Kahraman, ben acıktım.” Aman ne güzel! “Oradan bakınca aşçınız ya da hizmetliniz gibi mi duruyorum?” Arya anında başını sallarken Buğra tip tip bana bakmaya başladı. “Ben veliaht prens oldum, forsum var,” dediğinde Arya başına bir tane yapıştırdı. “Hoşt, köpek! Az ye de git sarayındakiler baksın sana! Kahraman, bu evde kimseye yemek hazırlamak zorunda değil!” Kaşlarımı çatarak Arya’ya baktım. Az önce kendisi “Ben açım,” dememiş miydi?
Buğra, “Üstüm leş gibi kan kokuyor ya! Bu hâlde yemek mi yapayım?” diye sordu. Arya merakla, “Niye banyo yapmadın?” dediğinde Buğra tip tip ona baktıktan sonra, “Asıl sen nasıl yaptın? Bu nasıl bir enerji, cadı mısın nesin?” dedi. Kesinlikle cadı olabilirdi. Gülümsememi bastırmak istemedim ve kahkaha attım. Arya bana ters bakışlarını atarken yukarıdan Serhat indi. Yine her zamanki gibi beyazlarını giymiş, sanki etrafı kana bulayıp gelmemiş gibi derli toplu ve bakımlı duruyordu. Pahalı saatini takarken, “Ben yemeği hallederim. Belli ki Kahraman da etrafı topluyor,” dedi.
Arya koşarak yanımdaki koltuğa tırmandı ve bir anda kendisini minderlerin üzerine bıraktı. Kumandaya uzanırken, “Yarın sabah Saaed’le kahvaltıya gideceğiz, sence ne giymeliyim?” diye sordu. “Etten elbise…” İğneleyici bir ifadeyle, “Ha-ha-ha çok komik! Seni deşip üzerime giyeyim mi?” dedi. Ağzımı açıp ona cevap verecekken, bedenini kıpırdatmadan kolunu uzatıp yerdeki silahı aldı. “Oha! Bu Jad’ın…” Odağım anında dağıldı çünkü dün Jad’ın geleceğini bilmiyordum. “Ne demek Jad’ın?” Bakışlarım etrafta gezindi.
“Kahraman, sen işten geldiğinde onu görmedin mi?” Başımı iki yana salladım. Arya hafifçe gülümsedi. “Ehehe… Desene şimdi sıçtık.” Buğra, “Ne oldu?” diye sordu. Arya silahı el çabukluğuyla saklarken ikimiz aynı anda, “Hiç!” dedik. Arya olayı toparlayıp, “Akşam yemeğinde etten elbise giy dedi de, onu konuşuyorduk,” diye bir şeyler salladı. Dur bir dakika… Bunu zaten konuşmuştuk. Bazen bu kızın pratik zekası beni de aşıyordu. Doğruyu söylemiyordu ama işin aslı yalan da söylemiyordu… Nasıl bir çelişkiydi bu?
Buğra, “Etten elbise mi? Yine nasıl saçma bir moda anlayışının içindesin? Melek’le konuşup ondan yardım al, gerçekten tam bir moda katilisin!” dedi. Başımı hızla ileri geri sallayarak Buğra’yı onayladım. Arya ise hışımla bacağıma bir tane geçirdi.
“LAN!?” Bacağımı kendime çekerken, “Elin eşek kadar ağır! Morarttın, hayvan!” diye bağırdım. Bana dil çıkarıp, “Fil olmadığına dua et,” dedi. Ellerimi bıkkınlıkla iki yana kaldırdım. “Yorgun argın seninle hiç uğraşamayacağım, vallahi!” Birkaç adım attıktan sonra dönüp, “Bir daha dokunma bana, vallahi çığlık atarım!” diye kızdım.
“Sen önce git Jad’ı bul. Senden önce Buğra bulursa görürsün,” dedi. “Ya bana ne! Ben sizin toparlayıcınız mıyım? Her şeyinizi ben mi organize edeceğim?” Arya hiç düşünmeden başını olumlu anlamda salladı. “Öylesin tabii, sen bu ekibin…” Sözünü bağırarak kestim. “Tamam sus artık, yeter!” Ardından hışımla bahçeye ilerledim. İşim gücüm yok, bir de bununla uğraşıyordum!
Arya arkamdan, “Kahraman!” diye bağırdı. “Ne var?” Eliyle mutfağı işaret etti. “Az önce Serhat’a mutfağa giriş izni verdin…” Gözlerim kocaman açıldı, elimdekileri Arya’nın üzerine fırlatarak mutfağa ilerledim. Gördüğüm manzara karşısında yutkundum. “Sanki o öyle olmayacaktı, İlyas!” Buğra ile göz göze geldiğimde kurtarıcısını bulmuş gibi bana baktı. “İly… aman Serhat! Yemeği ben hallederim. Arya ile kavga ettik de. Sen etrafı toparlasan olur mu?” Serhat bana döndü. “Bir şey mi oldu?” Zihnim o kadar dağılmıştı ki neden bahçeye yöneldiğimi hatırlayamadım. Buğra gülerek, “Arya yine beynini sikmiş belli ki başka ne olacak?” dedi. Hafifçe gülümsedim. Serhat temizlik konusunda iyiydi ama hayatta kalacak kadar yemek bilgisi vardı. O nedenle mutfak ona göre değildi.
“Valide Sultan, Merve konusunda ciddi mi?” Serhat’ın bakışları beni buldu. Tezgaha yaslanarak, “Off hiç sorma, Kahraman! Validem kafaya koymuş beni evlendirmeyi, hayır Merve’ye yazık olacak…” dedi. Buğra omzuyla hafifçe Serhat’ı dürttü. “Ankara’da hastanenin önünde gördüğün gülü hâlâ bulamadın mı?” diye imayla sordu. Ellerimi yıkarken merakla, “Ne gülü?” diye sordum. Buğra kıkırdayarak, “Serhat’ın beyaz gülü…” dedi. Serhat ise huysuzca, “Geç dalganı amına koyayım! Seni de göreceğim!” diye kızdı.
Mutfaktan çıkan Serhat’a garip bir şekilde baktım. Buğra’ya, “Neler oluyor?” diye sordum. Omuz silkti. “Sultan İlyas’ın ilk aşkı…” Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. “Türk mü?” Başını olumlu olarak salladı. “Bir anda fikir değiştirip tahta oturdu ya, Umman Sultanı oldu hani… Hah! İşte o kararı vermesinde etkili olan…” Buğra’nın cümlesi dışarıdan gelen çığlık sesiyle bölündü. Arya… İkimiz aynı anda mutfaktan çıktık. O doğrudan silahı kapıp emniyetini açarken, ben önden bahçeye çıktım.
Gördüğüm manzara karşısında adımlarım aniden duraksadı.
Yazar taslaklarındaki hikâyeler yorumlara, beğenme sayısına ve talebe göre yayın takvimine eklenecektir.
Yayın takvimine eklendiğinde, hikâyede, karakterlerde ya da kurguda genel bir değişiklik olabilir. Taslakta yayınlanan bölümler yazıldığı gibi yayınlanır, kontrol edilmez. Herhangi bir kelime hatası ya da anlamsız gariplikler görürseniz yorumlarda belirtmeyi unutmayın!
Kahraman karakterini tanıyor musun?
Hayır, tanımıyorum.
Evet, ARK kitabından tanıyorum.
Evet, Mehtap kitabından tanıyorum.
Tanıyorum. ARK Evreni'ne aşinayım, çoğu kitabını okudum.

.png)



![[TASLAK] 02. BÖLÜM - KAHRAMAN](https://static.wixstatic.com/media/da4286_3125a2ac91134291a35bb98391e92252~mv2.jpg/v1/fill/w_980,h_552,al_c,q_85,usm_0.66_1.00_0.01,enc_avif,quality_auto/da4286_3125a2ac91134291a35bb98391e92252~mv2.jpg)

Yorumlar