top of page

[GÜNCEL] GİRİŞ - HATUN & MALKOÇ

ree

Hatun ~

Eniştem, ‘’Nişan fotoğraflarına baktınız mı?’’ diye sordu. Ablam yarım saat önce baktığımız fotoğrafların bir kısmına atıfta bulunarak, ‘’Baktık ama…’’ dedi ve bana döndü.

Ablamla birbirimize benzediğimiz için fotoğrafçının aklı karışmış ve nişan hazırlıkları sırasında benim fotoğraflarımı çekmişti. Bunu görünce kendimi aşırı derecede rahatsız hissetmiştim.

Avucumla alnımı ovuşturup gergin bir ses tonuyla, ‘’Bazı fotoğrafları elemeniz gerekecek, Pars enişte,’’ diye açıkladım.

Eniştem ablama aklı karışmış bir şekilde baktı. ‘’Sorun nedir, Liz?’’ diye sorunca ablam bastırmaya çalıştığı kahkahasıyla gülmeye başladı.

‘’Fotoğrafçı bizi karıştırmış, nişanda tabii elbiseden anlamış ama öncesinde…’’ diyerek kahkaha atmaya devam etti.

Ablamın sözünü, ‘’Yanlışlıkla benim bahçedeki fotoğraflarımı çekmiş, nişan hazırlıklarıyla ilgilendiğim için aklı karışmış olmalı,’’ diye tamamladım.

Eniştem ablamın gülmesine kolunu omzuna sarıp kendisine çekerek eşlik etti. Birbirlerini gerçekten seviyorlardı.

Ablam eliyle imalı bir şekilde beni gösterirken enişteme, ‘’Geçen hafta hukuk bürosuna geldiğinde, neden beni görmeden hışımla çekip gittiğini biliyor musun?’’ diye sordu.

Eniştem hayretle, ‘’Yoksa onu senin yerine büronun avukatı mı sanmışlar?’’ dedi. Gözlerimi devirerek oturduğum yerden kalktım. Ablam bu sırada kafasını olumlu anlamda salladı. Eniştem, ‘’Sizi nasıl karıştırdıklarını anlamıyorum, bu insanların aptal olması gerek,’’ diyerek kafasını sağa sola salladı.

‘’Bence de!’’ diye atıldım. Ablamın ve eniştemin çalıştığı hukuk bürosuna girer girmez, herkes beni ablam sanmıştı. Bir de üstüne ablamın boşanma davasını üstlendiği kadın üzerime yapışmış, davayı kazananın ben olduğumu sandığı için tebrik etmiş ve ablamın sıcakkanlı hallerini benden beklediği için sıkıca sarılmıştı. O anları hatırlayınca yüzümü buruşturdum.

Gerçekten bizi nasıl karıştırabiliyorlardı? Ablamın yüzünde ufak tefek benler vardı ve saç rengi birkaç ton koyuydu. Eniştemin dediği gibi bizi karıştırmak için aptal olmaları gerekiyordu.

Ablam, ‘’Ama Pars, sen bizi tanıyorsun. Hareketlerimizden, yüz ifadelerimizden ve hatta mimiklerimizden dahi farklı olduğumuzu anlıyorsun,’’ dedi. Eniştem benim yüzüme ve ablamın yüzüne ayrı ayrı baktı.

‘’Doğru söylüyorsun hayatım. Sen daha cıvıl cıvılsın, hayat dolusun,’’ dedikten sonra imayla, ‘’Hatun ise her an birini öldürebilecek potansiyele sahip bir manyak!’’ diyerek bana baktı.

Enişteme hışımla, ‘’Kes be!’’ diye bağırdım. İnsanlar böyleyken ben nasıl sakin kalabilirdim ki?

“Bana bir daha manyak dersen seni gebertirim!” diye ekledim.

Eniştem ablama başıyla beni gösterip, ‘’Pek de sakin, görüyorsun,’’ dedi. Ablam ılımlı bir ifadeyle bana, ‘’Enişten haklı güzelim. Yazdığın kitaplarda insanları öldüre öldüre kafayı yedin. Belki de artık başka türler denemelisin. Mesela…’’ diyerek etrafına bakındı. Sonra da aklına iyi bir fikir gelmişcesine yeniden bana döndü. ‘’Mahalle kurgusuna ne dersin? Biraz aşk, biraz romantizm, biraz da insanların içini ısıtacak dostluk gibi sıcak duygular… Hıh? Ne dersin?’’ diye sordu.

Ağzım açık kalmış bir şekilde ablama baktım. Hayretle,

‘’Sen bu malikanede doğdun, ben yurt dışında yaşıyorum. Abla, Allah aşkına, ne mahallesi?’’ dedikten sonra kısa süre duraksadım. ‘’Hayatımızda mahalle mi gördük biz, kaç kere gittik? Pardon da, hangi bilgi birikimimle böyle bir kurguyu kaleme alacağım?’’

Ablam, ‘’Eee, Sezgin amca yeni filminde bazı sahnelerin mahallede çekileceğini söylemişti. Sen de biraz onunla sette takılırsın, mahalle sakinleriyle konuşursun. Eminim oradan sana güzel bir hikâye çıkacaktır,’’ dedi.

Gözlerimi odada gezdirdim. Ortamdan kaçmak amacıyla, ‘’Babama bir sorarım, Liz,’’ dedikten sonra kapıya adımladım. ‘’Neyse saat geç oldu, artık yatayım. Siz flash belleğe birlikte bakıp aralarından albüm için fotoğraflar seçersiniz,’’ dedim.

Eniştem, ‘’İyi geceler, Hatun,’’ dediğinde ona gelişigüzel el salladım. Liz, ‘’Uyuyamazsan biz geç saate kadar fotoğrafları seçeceğiz, yanımıza gelirsin,’’ dedi. ‘’Tamam!’’ diyerek onu geçiştirdim. Kapıdan çıkarken, ‘’İyi geceler, güzelim,’’ dediğini duydum.

Adımlarımı merdivenlere yönlendirdim. Tam o sırada, Liz’in babası Ziya amcanın çalışma odasına bakışlarım kaydı. Eniştem gelmeden önce burada ablamla birlikte nişan fotoğraflarına bakıyorduk. Karanlıkta laptopun kenarında asılı duran flash belleğin yansımasıyla duraksadım. Ablam bunu aldığını söylememiş miydi? Ah! Unutmuş olmalıydı.

Odaya girerek flash belleği yerinden çıkardım ve üzerini inceledim. Bu fotoğrafçının bize verdiği bellek miydi? Sanki rengi hatırladığımdan daha koyuydu. Odanın ışığını açmadığım için net de göremiyordum. Etrafta bir tıkırtı duyunca Liz’in flash belleği almaya geldiğini sanıp, flash belleği hemen yanımdaki kitaplıkta duran baykuş şeklindeki biblonun altına sakladım.

Kıkırdayarak, ‘’Aa! Ne oldu? Yoksa bir şeyini mi unuttun? Rüşvet verirsen nerede olduğunu söyle-’’ arkamı döndüğümde cümlem yarıda kesildi. Gözlerim hayretle kocaman açıldı. Kar maskeli bir adamla göz göze geldim. Panikle birkaç adım geriye kaçtım. Bana doğru sertçe bir adım attı ve elini koluma doğru uzattı. Tam ağzımı açıp çığlık atacakken avucu yüzümü buldu. Ondan kaçmaya çalışırken ayağım kaydı ve bedenim geriye doğru yalpaladı. Ardından başımda şiddetli bir ağrı hissettim. Bedenim sertçe parke zemine yığıldı, hemen sonra bilincim kapandı ve tamamen karanlığa gömüldüm.

Sonraki Bölüm İçin Aşağıdaki Resme Tıklayın ya da Sonraki Yazı Seçeneğine Basın 👇👇👇

Yorumlar


İstanbul Kitap Fuarı - Ulysses Yayınları
İstanbul Kitap Fuarı - Ulysses Yayınları
Etkinliğe 36 gün kaldı
13 Ara Cmt
Büyükçekmece
Muhtemel Yaklaşan İmza Günü - Ulysses Yayınları Fuar'da olacak ancak Yazar Ruyam'ın katılımı bir hafta önceden belirlenip duyurulacaktır. Fuarlarda katılacak kişi sayısının etkisi fazladır. Katılmayı düşünenler ya da katılacağına emin olanlar kayıt oluşturmayı unutmasınlar... Tarih ve saat belirsiz.
bottom of page