[GÜNCEL] 04. BÖLÜM - HATUN & MALKOÇ
- Yazar Ruyam ✍️

- 16 Eki
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 24 Kas

Malkoç ~
“Buradan girmiş olabilirler mi? Belki de o yüzden fark etmedik,” diye mırıldandım. Tuğçe arkadan, “Açmanın bir yolunu bulabilir miyiz?” diye sordu. Bakışlarım sokakta gezindi. Bu alana bakan bir kamera görememiştim.
Tuğçe, “Geçen arıza nedeniyle elektrikler uzun zaman gidince kepenkler bozulmuştu. Mabel bir şeyler yapıp açmıştı, abi. Bunu da açamaz mı?” diye sordu. “Muhtemelen bir sisteme bağlıdır. Bildirim gidiyor olabilir ya da garajın içine kamera yerleştirilmiş olabilir,” dedim. Elektrikler gitmeden ya da başka bir arıza yaşanmadan kepenkleri zorlamak başımıza bela açabilirdi.
Yine de telefonumu çıkarıp Mabel’i aradım. Belki başka bir önerisi olurdu. Mabel telefonu açtığında, “Usta! Malkoç abi arıyor, geliyorum birazdan!” diye bağırdı. Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp hoparlöre aldım.
“Efendim, patron?” diye sorunca doğrudan, “Sana işim düştü, Mabel,” dedim.
Mabel, dört yıldır restoranımda çalışıyordu ancak geçmişte birkaç yıl çocuk ıslah evinde, iki yıl kadar da cezaevinde kalmış bir suçluydu. Hırsızlığı babasından öğrenmiş, kapkaçı ise annesinden… Ancak yaşadıklarından pişman olarak bir gün eski mahallesine geri döndüğünde kapımı çalmış, benden babası adına özür dilemişti. Ben de bir büyüklük yapıp ona sıfırdan hayatını kurma şansını vermiştim. O zamandan beri benim yanımdaydı, mahallede yaşıyordu, dürüst bir yaşamı benimsemişti.
“Emret abi, ne lazım?” diye sordu. “Kepenkli bir garaj var ama içinde ne var bilmiyoruz. Belki bir kamera ya da sisteme bağlı olabilir.”
“Garajın içine mi girmeniz gerekiyor?” dediğinde, “Sayılır,” diye yanıt verdim. “İçinden araba çıkacak mı peki? Ya da araba olup olmadığını biliyor musunuz?” diye arka arkaya sordu. “Evet, içeriden çıkması muhtemel bir araba var. Ama onun da ne zaman çıkacağını bilmiyoruz.”
“Peki, kepenk kutusu dışarıda mı? Öyleyse, manuel açabiliriz,” dedi. “Hayır Mabel, dışarıda bir şey gözükmüyor,” dediğimde, “Otomatik panjur sistemi gibi mi?” diye sordu.
Bakışlarımla bir kez daha garajı inceledim. “Gibi gibi…” Mabel, “O zaman dışarıdan müdahale riskli, abi,” dedi. Aşti, “Başka yolu yok mudur, aklına bir şeyler gelmiyor mu?” diye sordu. Mabel, “Bu sistemlerin açığı çok, ama gözümle görmeden bir şey diyemem. Fakat çoğunda insan sıkışmasını önlemek için özel protokoller olur,” dedikten sonra, “Kaldırım taşı bulup yumuşak bir şeye sarın. İnsan bedeni olarak algılarsa kapanmasını engelleyebilirsiniz.” diye bir öneri sundu.
“Bagaj da kışlık montum olacaktı, o iş görür mü?” diye sordu Aşti. Mabel onu onaylayarak, “Olur. Yalnız kapı açılır açılmaz yerleştirmeye çalışma. Arabadan seni görebilirler. En iyi zamanlama, arabanın garajın içinden çıkmak üzere olduğu andır. Kör noktasında kalırsın,” dedi. Aşti bana dönüp, “Abi yanda olduğum için olayları göremem ki, nasıl olacak?” diye sordu.
“Telefonla konuşuruz, biz buradan izleyerek seni yönlendiririz,” dedim. Elimle ters yön tabelasını gösterip, ‘’Zaten mecbur buradan dönecekler. Sen de yerleştirdikten sonra şu köşede saklanırsın,’’ diye garajın dışındaki alanı işaret ettim. Tuğçe ikizi Aşti’ye, ‘’Eğilmiş olacağın için araba dönerken seni göremez,’’ dedi.
Aşti, ‘’Eğer bir sisteme bağlıysa kepenk kapanmayınca bildirim göndermeyecek mi?’’diye sordu. Mabel, ‘’İçeriye girdiğinde sana yapman gerekenleri söyleyeceğim. Anında bildirim yollamaz. En az iki dakika vaktimiz olur,’’ dedi.
Ardından Aşti, Mabel’i görüntülü olarak aradı ve çaktırmadan garajı gösterdi. Onlar kendi aralarında konuşmaya dalınca Tuğçe, ‘’Ben seninle içeriye geleyim, patron. Acil bir durum olursa yardımcı olurum,’’ dedi. Tuğçe ile göz göze geldim. Korumalara fark edilirsek Tuğçe’nin yanımda olması fazlasıyla işe yarardı. Başımla onu onayladım. ‘’Evin içine girmek yok ama sadece dışarıda kalıp gözcü olacaksın.’’ Dudağının kenarı kıvrılınca ona imalı bir şekilde baktım. Şimdiden tırnaklarını dışarıya çıkarmış, yırtıcı bir kaplan edasıyla göğsünü kabartmıştı. Tuğçe’yi dışarıdan gören biri asla içindeki bu yırtıcı hâli göremezdi.
Aşti, ‘’Ben garajın oraya geçiyorum, Malkoç abi. Birazdan seni arayacağım,’’ diyerek arabadan indi.
Sonrası beklemekle geçti. Tuğçe telefonla takılırken ben de Aşti ile sohbet ettim. Yine de bakışlarım garaj kapısındaydı.
Tuğçe, ‘’Birbirlerine yakışmışlar. Baksana! Ne kadar mutlular, gözlerinin içi gülüyor,’’ dedi. Bakışlarım onu bulduğunda sosyal medyada video kaydırdığını gördüm. ‘’Kim yakışıyor?’’ Ekranı bana çevirip, ‘’Ziya Tarhan’ın kızı ve cici nişanlısı,’’ dedi.
Videoyu incelerken birkaç saniye duraksadım. Tuğçe, ‘’Nişanlısı Pars, bayağı da başarılı bir avukatmış. Profiline bak,’’ diyerek birkaç yere tıkladı. Benim sosyal medyayla aram yoktu. Telefonu da haberleşmek için kullanırdım.
Tuğçe’nin telefonunu elime aldığımda sayfayı aşağıya doğru kaydırdım. ‘’Tuhaf,’’ diye mırıldandım. Tuğçe, ‘’Anlamadım, patron?’’ diye sordu. ‘’Gözümle gördüğüm kadına benzemiyor. Bu fotoğraflarda fazla samimi ve cana yakın gözüküyor,’’ dedim. Fotoğrafların birinde nişanlısı Pars’ın kucağına oturmuş, kollarını sımsıkı adama bağlamıştı. Dudağındaki gülümsemede gözlerim gezindi. Nedensiz garip bir duygu içime yayılırken telefonu hışımla Tuğçe’ye uzattım. ‘’Bizi ilgilendirmiyor.’’
Tuğçe gözlerini devirip, ‘’Söylediğiniz gibi biri değil işte. İyi bir kadına benziyor,’’ diyerek kıkırdadı. Yeniden izlediği videoya döndü. ‘’İzlediğin canlı yayın mıydı?’’ diye sordum. Başıyla beni onayladı. Aşti’ye göz attığım sırada Tuğçe, olduğu yerde heyecanla kıpırdandı. Merak ederek başımı yeniden Tuğçe’ye çevirdim. ‘’Ya! Sosyal medya hesabı kilitli. Liz Tarhan… Off!’’ diye söylendi.
Başımı telefona doğru uzattım. ‘’Ne oluyor ki?’’ Gördüğüm görüntüyle dudaklarım aralandı ve kalbimde nedenini bilmediğim güçlü bir sızı oluştu. Tuğçe, ‘’Öpüşüyorlar!’’ diye sevinçle şakıdı. Anında bakışlarımı arabanın dışına çevirdim. Kendimi neden bu kadar garip hissetmiştim? Çok farklıydı... Hissettiğim bu duyguya hiçbir şekilde anlam veremedim.
Tam o sırada garaj kapısı hareketlendi. Aşti’ye, ‘’Garaj kapısı açılıyor,’’ diye seslendim. Aşti konuştuğumuz gibi pozisyon aldı. İçeriden çıkan sedan arabayı gördüm. ‘’Araba çıkıyor.’’
Bir yandan Aşti’yi bilgilendirirken diğer yandan arabadan inmek için hazırlık yapmaya başladım. Tuğçe de ciddileşmiş ve izlediği videoyu kapatarak telefonunu cebine kaldırmıştı. Zaten videoları sessiz izlemişti, o nedenle video kaydırmasından rahatsız olmamıştım.
Aşti’nin küfür ettiğini duyduğumda anlam veremeyerek garaj kapısına doğru baktım. ‘’Başka bir araba daha geliyor.’’ Tuğçe ile göz göze geldik. O ne yapacağını anlamıştı. Hemen yan tarafıma geçip direksiyonu kavradı ve arabayı çalıştırdı.
Aşti, ‘’Montu fark edip yavaşladılar,’’ dedi. Bunu hiç düşünmemiştik. İkinci arabayı garajın çıkışında gördüğümde hiç tereddüt etmeden Tuğçe’ye sürmesini söyledim. Şöför bir bizim arabaya bir de görüş açısından çıkan monta bakmaya çalıştı. En son gözleri bizim arabada durdu. Aşti bu sırada garajın içine girerek montu da kendiyle birlikte çekiştirdi. Tuğçe, garajın önünde hafif yana kırınca sedanla aramızda kısa bir mesafe kala durduk.
Arabadan hışımla indim. ‘’Kızım sana hiçbir şey öğretilmez! Kadın milleti değil misiniz? Araba falan vermemek lazım size!’’ diye böğürdüm. Şoför de arabadan indi. Önce bana, sonra da arkasındaki kapanmış garaj kapısına baktı. ‘’İyi misiniz?’’ Elimle arabanın direksiyonundaki Tuğçe’yi gösterdim. ‘’Kardeşim tutturdu, araba kullanmayı öğreneceğim diye. Az kaldı vuruyorduk size, kusura bakmayın,’’ dedim.
Şoför başını olumsuz anlamda salladı. ‘’Önemli değil. Hepimiz öğrenmeye başladığımızda hatalar yaptık. Sen kardeşine daha ılımlı yaklaş, hata yapa yapa öğrenecek.’’ Başımı, ‘’Haklısın,’’ der gibi salladım.
İçeriyi görmeyi umarak arabaya bir bakış attım. ‘’Siz de bir şey var mı?’’ Şoför başını sallarken, ‘’Yok ben siz yaklaşırken fark edip yavaşladım,’’ dedi. ‘’Eyvallah, teşekkür ederim.’’ O da beni başıyla onaylayıp sedan arabaya yeniden bindi. Tuğçe’nin yanına dönerken araba, çoktan yola çıkarak yanımızdan uzaklaşmıştı.
Tuğçe beni taklit ederek, ‘’Kadın milleti değil misiniz?’’ dedikten sonra, ‘’İzle şimdi!’’ der gibi kafasını salladı. Ardından tek hamlede bulunduğumuz yerden çıkıp dar yolda geri geri arabayı sürdü ve eski yerimize tek seferde girip arabayı park etti. Yeniden taklidimi yapıp, ‘’Kadınlara araba vermemek lazım,’’ diyerek arkasına yaslandı.
‘’Ne deseydim, Tuğçe? 'Pardon! İçeriye girmek için size oyun çeviriyoruz, kusura bakmayın,' mı?’’ Omuz silkeleyip bana cevap vermedi. Açıkçası trafikte kurallara uymayan, sürekli tartışma çıkaran ve agresif tavırlar sergileyen kişilerin erkek olduğunu biliyordum. Yine de Tuğçe’ye arada takılmak hoşuma gidiyordu. Çocukların hepsi elimde büyümüştü. Onlarla vakit geçirmeyi de severdim. Bana kimsesizliğimi unuttururlardı.
Telefon çalınca cevaplandırdım. Aşti, “Malkoç abi, buradaki işimiz uzayacak. Sizi biraz daha bekleteceğim,” dedi. “Tamamdır, koçum. Bekliyoruz.”
Tuğçe, “Şoför yüzümüzü gördü. Umarım ileride sorun yaşamayız,” diye söylendi. “Sen arabadan çıkmadın, siman aklında kalmamıştır.” Bana ters bir bakış attı. “Senin yüzün, peki?” Sorusunu duymazlıktan geldim. Onlara bir şey olmasın da benim için fark etmezdi. Arkamda bırakacağım kimse yoktu.
Bir süre daha bekledik. Etrafta bir hareketlilik olunca, “Nişan kutlaması bitti,” dedi Tuğçe. İkimiz de Aşti’den haber bekliyorduk. Merakla, “Neden bu kadar uzun sürdü?” diye sordum. Tuğçe omuz silkti. Bakışlarım saate kaydı, gece yarısını geçmişti.
Telefon çalınca anında çağrıyı cevaplandırdım. “Aşti?”
“Malkoç abi, birazdan garajı açacağım. Arabayla birlikte girin.” Anlamaz bir ifadeyle garajı gözetledim. “Açıyorum.” Tuğçe arabayı çalıştırarak garaja doğru sürdü. “Sistemi çözmek uzun mu sürdü?” dediğimde, “Yok abi, geldiğinde anlayacaksın,” dedi.
Arabayla garaja girdiğimizde şaşkınlıkla etrafa baktım. Eve giriş için kapı yoktu. Üç tarafımız duvarla çevriliydi. Tuğçe şaşkınlıkla, “Bu da ne şimdi?” diye sordu. Aşti, “Arabadan inmenize gerek yok,” dedi. Nasıl gerek yok? Biz Tuğçe'yle bakışırken, önümüzdeki duvar bir anda aşağıya inmeye başladı. Burası… Evin içiydi.
Sonraki Bölüm İçin Aşağıdaki Resme Tıklayın ya da Sonraki Yazı Seçeneğine Basın 👇👇👇
.png)



![[GÜNCEL] 05. BÖLÜM - HATUN & MALKOÇ](https://static.wixstatic.com/media/da4286_46d78844aae54a5aaff77331cef2af39~mv2.jpg/v1/fill/w_980,h_551,al_c,q_85,usm_0.66_1.00_0.01,enc_avif,quality_auto/da4286_46d78844aae54a5aaff77331cef2af39~mv2.jpg)

Yorumlar