[GÜNCEL] 01. BÖLÜM - NEURA I
- Yazar Ruyam ✍️

- 21 Eki
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 gün önce

Arden ~
Kız kardeşim önümden yürürken, “Çok garipsin,” dedi. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum çünkü haklıydı. “Zevin…” diye seslendim. Gerisinde kalmıştım.
“Bari hızlı yürü, Arden! Eve sadece iki torat kaldı.” Nefes nefese kalmıştım. Ben onlar gibi değildim! Beni anlamıyorlardı, ben de onları anlamıyordum. Bakışlarım kız kardeşimin elindeki hediyelik eşyalara kaydı. Ben birini dahi taşıyamıyorken onun tam beş tanesini zahmetsizce taşıması garip hissettiriyordu. Neden bu kadar güçsüzdüm? Üstelik her zaman yürürken onların gerisinde kalıyordum.
Evi gördüğümde sevinçten kahkaha atmak istedim. Bakışlarım annemi bulduğunda gülümsemem hızla soldu. “Nerede kaldınız? Altı üstü birkaç hediyelik eşya alacaktınız!” Zevin hırsla, “Arden’le gitmemi isteyen sendin, anne. Ne bekliyordun ki?” diyerek içeriye girdi. Annem bana dönüp, “Galior’un önünden geçtiniz mi?” diye sordu. Galior, gezegenimiz olan Ezgur’un yönetim binalarından biriydi. Her Galion için bir yapı kurulurdu ve Galior’ların yöneticisine AzdKe denirdi.
Başımı hafifçe salladım. “AzdKe, müsait olduğumuz bir vakitte uğramak istediğini söyledi.” Annemin gözleri parıldadı. “Sana mı yoksa Zevin’e mi söyledi?”
“Bana…” Bu hâline anlam veremeyerek, “Bir şey mi oldu?” diye sordum.
Annem elini gelişigüzel salladı. “Onlar D’Zahk’lı. Yakında oğulları elçi olarak Neura’ya atanacak diye duydum.” Kaşlarım istemsizce çatıldı. “Babam, D’Zahk’lı olduklarını bildiği hâlde onlarla iş mi yapıyor?” Annem elini dudağına götürüp, “Şhh!” dedi. “Çok az kişi biliyor. Can güvenliklerini sağlamak amacıyla söylemiyorlar.” Dudaklarım şüpheyle aralandı. “Sen nereden biliyorsun?”
Annem eliyle kapıyı gösterip, “Her şeyi bilmen gerekmiyor! Hadi içeri,” diye kızdı. Adımlarım kapıya yöneldi. Aralıktan gördüğüm kadarıyla kıpırdayan gölgeyle şaşırdım. Kulaklarıma bir iç çekiş doldu. Sanki biri ağlıyordu. Merdivenleri çıkıp dış kapıyı itekleyince arkasında kimsenin olmadığını gördüm.
Zevin’in yanına adımladım. Etrafıma bakındığımı fark edince, “Ne oldu?” diye sordu. “Gizlice bizi mi dinledin?” Yüzünde şaşkınlık ifadesi belirdi. “Kim? Ben mi?” Omuz silkti. “Ben neden sizi dinleyeyim?” Evde bizden başka kimse yoktu. Bakışlarım yeniden etrafta gezindi. “Yine mi garip şeyler görmeye başladın?” Yüzümü buruşturdum. “Hayır, şu an uyumuyorum.” Umursamaz bir ifadeyle, “Belki de artık uyanıkken görüyorsundur,” dedi. İmkânı yoktu. Herhâlde bir şeyin gölgesi düşmüş, ben de yanlış anlamıştım. “Annemle ne konuştunuz?” Bakışlarım yeniden Zevin’i buldu. “AzdKe’yi sordu.” Tüm odağını bana verdi. “Öyle mi? Neden?” Yüzümü buruşturdum. “Bilmiyorum.”
Zevin, aramızdaki hediyelik eşya kolisini kenara çekti. “AzdKe’nin seninle konuşmasının nedeni geride kalmış olmandı. Biliyorsun, değil mi?” Bu da ne demekti? “Oğulları için eş arıyorlar ama seninle konuşmasının nedeni farklıydı. Yanlış anlayıp üzülme diye söylüyorum,” dediğinde kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. “Benim evlilik gibi bir düşüncem yok, Zevin! Ama anlamıyorum, neden ben olamam?” Gergince yutkundu. “Onların istediği soylarını devam ettirecek biri. Sen… seçenek bile olamazsın.” Gözlerim doldu. Zevin’in acımasızca sarf ettiği sözlerden pişmanlık duyduğunu fark ettim ama kalbimin parçalara ayrılmasına mani olamadım.
“Bu şekilde doğmayı ben de istemezdim ama doğdum! Evlatlık değilim, aynı anne ve babanın kızlarıyız biz. Hem… Hem ben doğmasaydım sen de doğmazdın. Şimdi karşıma geçmiş bencillik yapıp beni yargılıyorsun!”
Adımlarım odama yöneldiğinde, “Arden!” diye seslendi. “Ben öyle demek isteme…” Odanın kapısını kapatınca sesi tamamen kesildi. Doğrudan yatağımın altına eğilip içindeki kutuyu çıkardım. Biriktirdiğim ıvır zıvırların içinden rüya günlüğümü ve çizim defterimi buldum. Günlüğümün ilk sayfalarına küçükken yazdığım -muhtemelen benden başka kimsenin okuyamayacağı- notları inceledim.
“Bana, “Ne kadar da küçüksün. Demek… Böyle bir ufaklıktın. Biraz önce annenle olan konuşmanı gizlice dinledim. Bilmiyorum… Belki de onunla evlenseydin böyle olmazdı, Arden,” dedi. Gözlerinin altı kızarmıştı. Yüzünde garip bir ifade vardı. Onu yıllar sonra görmeyi beklemiyordum. İşin ilginç yanı… Bunca yıla rağmen hiç değişmemişti.”
Parmaklarım harflerin üzerinde gezindi. Bu yazıyı henüz 10 yaşında bir çocukken yazmıştım. Doğduğumdan beri farklı olduğumun bilincindeydim ama kimse bu farklılığın nedenini bana söylememişti. Babam, evimizde bu konu hakkında konuşmayı yasaklayalı yıllar oluyordu. Kapının önündeki hareketlilikle başımı oraya doğru çevirdim. Annem, odanın kapısını açıp başını içeriye soktu.“Kavga mı ettiniz?”
Yanaklarımdan bir damla yaş süzüldü. “Sayılır.” Cevabım üzerine odaya girip kapıyı kapattı. Yatağıma tutunarak yavaşça çöktü. Bakışlarım beline kaydı. Sanırım ağrıları artmıştı. Tam karşıma oturduğunda, “Bu hangi dil,” diye sordu. Omuz silktim. “Bilmiyorum.” Gözleri tanımadığı harflerde gezindi. Parmağıyla birini işaret edip, “Bu hem üstünde hem de altında kuyruk olanı -ğ- hiç görmemiştim,” dedi. Sessiz kaldım. Ne söyleyecektim ki?
“Bir yaşında konuşmaya başladın.” Şaşkınlıkla anneme baktım. “Nasıl yani?” O zamanlardan bazı anıları hatırlıyordum ama tamamen değildi. Sadece ilk hissettiğim duygulara aittiler. “Biliyorsun. Zevin dâhil, çevremizdeki tüm çocuklar 4 yaşına yakın konuştular.” Ben de o yaşlardayken Neuraca konuşmaya başlamıştım. “Başka bir dildi,” dedi annem. Bazı şeyler düşündüğümü, kendimi anneme ve babama anlatmaya çalıştığımı anımsıyordum. “Davranışların hiçbir zaman ölçüsüz olmadı. Sanki… yaşamayı zaten biliyormuş gibiydin. Sana hiçbir zaman yemek yedirmek ya da tuvalet eğitimi vermek zorunda kalmadım. Sen ne istersen onu yapardın, hep böyleydin…” Dik başlı olduğumu söylemeye çalışıyordu. “Aethra’dan Ezgur’a gelen turist oğlanları ufacık boyunla döverdin.” Başımı olumsuzca salladım. “Hiç de bile! Ezgur’un tabiat güzelliklerinde yiyip içtikten sonra çöplerini atmadıkları için onları nazikçe uyarırdım.”
Annem, geçmişten bir anı hatırlamış gibi kıkırdadı. “Soylu olduğunu sonradan öğrendiğimiz bir çocuğun kulağını ısırmıştın.” Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. “Soylu mu?” diyebildim. “Neden hâlâ yaşıyorum?”
Annem kutudaki ıvır zıvırlara göz attı. “Bilmiyorum. Oğlan haklı olduğunu söylemiş. Hatta babana, ‘Kızınız psikopattı falan ama güçlüydü. Bence gelecekte Galion’un AzdKe’si olabilir,' demiş.”
Gözlerim duyduklarımla kocaman açıldı. “Ben mi? AzdKe mi?” Annem, omzunu hafifçe salladı. “Baban katı kuralları bu olaydan sonra getirdi. Bir soyluya saldırmanın cezasını biliyorsun, değil mi?” Hatırladığım üzere çirkin bir çocuktu! Garip bir kıyafeti vardı. Nasıl soylu olabilirdi?
“Arden?” diye sordu. “Üç nesil, tüm ailenin infazı ve akrabalarına da D’Zahk’a sürgün.” Başını salladı. “Baban, neden D’Zahk’lılardan hoşlanmıyor, peki?” Yutkundum. “Onların, Ezgur halkına yaptıklarını biliyor.” Tüm eziyetlerden haberi var. Hâlbuki D’Zahk, yüce kraliçenin memleketiydi. Onlar… yıllar süren ruhsal ritüellerle safkanlaştırılmış bir topluluktu. Neura’lı olmadıkları hâlde, safkan bir Neura’lıdan çocuk sahibi olabiliyorlardı.
Annem, beklediğimden daha uzun bir süre sessiz kaldı. İç çektikten sonra doğrudan gözlerimin içine baktı. “Nedeni benim.” Anlamadım. “Ben… aslında D’Zahk’lıyım.” Hayretle irkildim. “Nasıl yani? Ama bu nasıl olur?”
“Ben daha yeni yetişkin olmuşken Galion’umuzu bir kadın ziyaret etti. Tıpkı senin gibiydi…” Benim gibi mi? Görünüşü mü? “Beni gördüğünde bir şeyler hissetti, sonra da bir kehanette bulundu. Belki de bir öngörü bilmiyorum. Kadim ırklardan birine mensupmuş…” Merakla annemi dinlemeye devam ettim. “Bana onunla…” Kaşlarım çatıldı. “Yakın bir ilişkim olacağını… Neura sarayında önemli bir mevkiyle kaderimin bağlandığını söyledi.” Neura mı?
“Kiminle?” diye sordum.
“İmparatorluğun taçlı hükümranıyla…”
Şok içinde kalakaldım.
.png)



![[GÜNCEL] 02. BÖLÜM - NEURA I](https://static.wixstatic.com/media/da4286_fd2952c4e9bb46fca750c98dda71726f~mv2.jpg/v1/fill/w_980,h_551,al_c,q_85,usm_0.66_1.00_0.01,enc_avif,quality_auto/da4286_fd2952c4e9bb46fca750c98dda71726f~mv2.jpg)

1. BÖLÜM - NEURA - YAYINDA!
Yeni bir hikâye... Arden'in kaderi nasıl ilerleyecek? Gelecekte neler olacak? 🥰 Bu hikâye neden ARK Evreni içinde bağımsız bir seri?