top of page

[GÜNCEL] 02. BÖLÜM - NEURA I

Güncelleme tarihi: 17 Kas

ree

Arden ~

Annem, tüm samimiyetiyle sözlerine devam etti. “Korktum, Arden. Hem de çok! Bir anda tüm gözler üzerime çevrildi. Herkes onun bir varisi olması gerektiğini yıllardır düşünüyordu ama ilk defa dillendirilmeye başlandı. Onun ırkını biliyorsun.” Yüzünü buruşturdu. “Safkanlar duygusuzdur. Çok uzun yıllar yaşıyorlar, acımasız olduklarını bilmeyen yok.” Sesini alçalttı. “Onun gibi birinden hamile kalmaktansa ölmeyi yeğlerdim!” Yutkundum.

“Ben de kaçtım. Buraya geldim. Babanla tanıştığımızda ona yalan söyledim. Sonra…” İç çekerken bakışları kutuyu buldu. “Uzun süre hamile kalamadım.” Tedavi olduğunu söylememiş miydi? “Küçüktün. Sana da anlatamadım, tedavi olduğumu söyledim. Bir şeyler yolunda gitmedi, dedim ama…” Ne? Göz göze geldik. “Babanın ailesi onun üzerine çok geliyordu. Ben de mecburen annemle konuştum. O yanına gitmemi istedi. Bir süre D’Zahk’da ritüellere katıldım. En son buraya, Ezgur’a dönerken o kadını yeniden gördüm. Annemle birkaç saniye bakıştılar. Ezgur'a döndükten kısa süre sonra da sana hamile kaldım.”

Doğumumun arkasında bir şeyler olduğunu biliyordum ama böyle bir şeyi hiç beklemiyordum. “Doğum yapmak üzereyken o kadın ve annem yanıma geldiler. Sancılarım o kadar sıklaşmıştı ki çoğu konuşmayı hatırlamıyorum bile. Kadın… bebeğin önemli birine ait olduğunu ve ruhunu canım pahasına korumam gerektiğini söyledi.” Bakışlarım aynayı buldu. Önemli mi? Ben mi?

“Anlamadım. Nasıl yani? Ruhum nasıl önemli biri olabilir?” Annem, “Bilmiyorum,” der gibi omuz silkti. “Baban tabii anladı. Onu kandırdığımı düşündü ve bunda haklıydı. Senin görünüşün de hepimizden farklı olunca D’Zahk’lıların kızını lanetlediğini düşündü. Eh! Benim D’Zahk’lı olduğumu da öğrendi. Kız kardeşin doğana kadar çok fazla zorluk çektim. Hem baban… hem de onun ailesi… Ama hepsi geride kaldı. Annemle bir daha hiç görüşmedim. Yıllar geçti, zaten o zamanlardan çoğu şeyi hatırlamıyorum. Tamamen Ezgur’lu bir kadına dönüştüm.” Kelimeler beni bozguna uğratıyordu. Onu anlamakta zorlanıyordum.

“Sonuçta dönüşsem de D’Zahk’lı olduğumu değiştiremiyorum. Tıpkı senin de insan doğmanı değiştiremediğim gibi.” Ne doğmamı? İlk defa böyle bir şey duyuyordum. “İnsan mı?”

Başını hafifçe salladı. “Sen insan ırkının özelliklerini taşıyorsun. Çok uzak bir galaksiden rahmime tutunmuş bir ruhsun.” Tüm bedenim şokla kasıldı. “Ben… kaderi değiştirdim, Arden. Bunun akabinde yepyeni bir düzen kuruldu. Bundan sonra ne olacağını bilmiyorum. Muhtemelen rüyanda gördüklerin diğer yaşamlarından anılar...” Birkaç derin nefes alıp verdim.

Annem çizim defterimi açıp seneler önceki çizimlerime bakmaya başladı. “Bu ne?” diye sordu. Omuz silktim. “Adını bilmiyorum. Evli insanlar parmaklarına takıyor.” Merakla sordu. “Nasıl yani? Neura’lılar gibi ruhsal olarak bağlanmıyorlar mı? Ya da bizdeki gibi dek yapmıyorlar mı?” Yüzümü buruşturdum. “Bilmiyorum, anne.” Parmakları sonraki çizimde gezindi. “Güller…” Başımı salladım. “Kırmızı güller, evet.” Tabii karakalem çizdiğim için kırmızı olduğu belli olmuyordu. “Kırmızı, öyle mi? Peki bu kim?”

İç çektim. “Rüyalarımda gördüğüm bir adam. Birkaç kez beni ziyaret etmişti ama kim olduğunu bilmiyorum. Küçükken gördüğüm rüyalarda diğerlerine nazaran daha az vardı. Hem de çok ama çok daha az. Sayılı diyebilirim. Anı gibi değildiler… Tanıdık hiçbir şeyi yoktu. Farklıydı, işte.”

Annem bana imalı bir bakış attı. “Çok yakışıklıymış ama senden bir hayli büyük duruyor.” Kaşlarımı çatarak resme baktım. 30’larının başında gözüküyordu. Hayır… Büyük değildi. “Buraya bak,” dedi annem. Parmaklarını çizdiğim adamın alnında gezdirdi. “Şu çizgileri görüyor musun?”

Başımı sallarken bir yandan da kendimi savundum. “Bunu çizdiğimde çok ufaktım. Yanlış hatırlıyor olabilirim. 30 yaşında birinin alnında bu kadar kırışıklık yoktur.” Annem kıkırdadı. “Aslında haklısın. Yanına bir sıfır daha eklemen gerekiyor. Hatta sadece sıfır eklemen de yeterli olmaz. İlk sayıyı da yükseltmen gerekebilir.”

Annemin elinden çizim defterimi alıp adamın alnını inceledim. “Şaka yapmıyorsun, değil mi?” Annem başını olumsuz olarak salladı. “Ama nasıl?” diyebildim.

“Bilmiyorum, Arden. Uzun yıllar yaşadığını bildiğim yalnızca üç ırk var.” Safkan Neura’lılar, safkanlaştırılmış D’Zahk’lılar, kadim topluluğun mirasçıları…

“Yüce Kraliçe Moira’da bunlardan görmüştüm. Oğluna safkanlaştırılmış gelinini kendi elleriyle seçti.” İçimde garip bir dürtü oluştu. Adını bir anda koyamadım ama daha önce hissetmediğim bir şeydi. “Onun… planlarını bozmuş olmalısın.” Annem, diğer çizimlerime göz atarken duraksadı. “Belki de kehanette bulunan kadın onun planlarını bozmak istemiştir. Benim büyüdüğüm topraklarda kaderin değiştirilemeyeceği öğretilir.” Omuz silkti. “Görüyorsun ya… Belki değiştirdim belki de değiştirdiğimi sandım. Gelecek her şeyi gösterecek.”

Başını yeniden çizim defterime indirdiğinde şaşırdı. Parmakları titrerken göz bebekleri büyüdü. “Bu,” dedi. “Bunu da mı rüyanda gördün?” Hemen sonraki sayfayı çevirdi. Şaşkınlığı daha çok arttı. “Peki bu?” Gördüğüm çizimlerle ben de şaşırdım. “Bunları çizdiğimi hatırlamıyorum.” Annem, “Nasıl yani?” diye hayretle sordu. “En son çizimler bunlar.” Defteri havaya kaldırıp iyice görmemi sağladı. Bu son iki çizimi daha önce hiç görmemiştim.

“Bu benim çizimim değil, anne. Çizgilere bak! Daha profesyonel biri çizmiş.” Benim amatör çizimlerimin yanında harikalar yaratılmıştı. Annem doğru söylediğimi biliyordu çünkü bu kadar gerçekçi çizimler yapamadığımı önceki incelediklerinde görmüştü.

Bir önceki çizime döndü. “Arden… Bu kraliyet ailesinin sembolü.” Kraliyet ailesi mi? “Bu da doğduğum Galion’un.” İki çizimi arka arkaya yeniden inceledi. “Bu nasıl olabilir?” dedi hayretle.

“Ne oldu?” Parmakları yönetim binası olan Galior’da gezindi. “Şuradaki sembol, bu Galion’dan birinin kraliçe olduğunu gösteriyor.” Kraliçe Moria, annemle aynı Galion’dan mıydı? Soylu bir zümreye mensup olduğunu sanmıştım. “Yüce Kraliçe, seninle aynı…” Annem bir anda sözümü kesti. “Hayır, Arden. Aynı Galion’da değildik. İmkânı yok! Kraliçe Moira, D’Zahk hanedanlığına mensup bir soylu!” O zaman bu nasıl oluyordu?

“Bunları senin çizmediğine eminsin, değil mi?” Başımı salladım. “Evet! Uzun zamandır çizimlerime bakmamıştım bile.” Annem, gergin bir ifadeyle boynunu kaşıdı. “İyice sakla ve bunlardan kimseye bahsetme.” Yutkundum. “Sorun nedir?” Yüzüme bakmadan kutuyu toplamaya başladı. “Anne?” Cevap beklediğim fazlasıyla belliydi. Beni yok sayarak ayağa kalktı. Her hareketini merakla takip ettim. “Birazdan baban gelir. Akşam yemeği için hazırlan.” Bakışları son kez kutuda gezindi. Ardından kapıya yöneldi. Arkasından yeniden, “Anne!” diye seslendim ama durmadı. Odamdan çıktığında bakışlarım kutuyu buldu. Anlamamıştım… Neler oluyordu?

1 Yorum


2. BÖLÜM - NEURA - YAYINDA!

Arden'in annesinin hikâyesi hakkında ne düşünüyorsunuz? 🥰 Arden'in çizim defterindekilerin anlamı ne olabilir? Bu hikâye neden ARK Evreni içinde bağımsız bir seri?

Beğen
!
Widget Didn’t Load
Check your internet and refresh this page.
If that doesn’t work, contact us.
bottom of page