top of page

[GÜNCEL] 03. BÖLÜM - NEURA I

Güncelleme tarihi: 1 Ara

ree

Arden ~

Şelalenin sesi kulaklarıma dolarken bakışlarımı altın sarısı kelebeklerde gezdirdim. Etrafta çocuklar koşturuyor, aileler tatil günlerini piknik yaparak geçiriyordu. Bugün özel bir gündü. Evet, hem de herkes için…

“Sonunda kabul ettiğine inanamıyorum.” Bakışlarım Zevin’i buldu. Yanında en yakın arkadaşı Syrel vardı. Bu önemli günün kritiğini yapıyorlardı. Zevin, ona baktığımı fark edince bana döndü. “Sen neden üzgün gibisin?” Öyle miydim? Onu anlayamadım. 

Syrel şüpheyle, “Ağlıyor musun, sen?” diye sordu. Parmaklarım yanaklarımı bulunca hissettiğim ıslaklık karşısında şaşırdım.

Zevin hayretle kaşlarını çattı. “Arden, sen iyi misin?”

Üzgün değildim. Üzgün hissetmiyordum fakat neden ağlıyordum? “Ben… Ben bilmiyorum, Zevin.” Özlüyordum… Bakışlarım etraftaki insanlarda gezindi. Gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim. Neden bu hâlde olduğuma dair hiçbir fikrim yoktu.

Syrel, “Bugün özel bir gün! Sonunda Yüce İmparatorumuz, eşi olacak kadını saraya kabul etti. Yakında güzel haberleri de alırız,” dedi. Midemde gergin bir baskı hissettim. Zevin fısıldadı. “Gelinin D’Zahk’lı olduğunu duydum. Ya sonradan ruh eşiyle karşılaşırsa ne olacak?”

Syrel başını olumsuz anlamda salladı. “O eskidenmiş… Aynı kandan olmaları gerekiyormuş ama sen de biliyorsun safkan Neura’lı çok az…”

Bize doğru iyice yaklaştı. Bu sefer daha kısık sesle konuştu. “Bir kere bağlandıklarında…” Gözlerini imalı bir şekilde kırpıştırdı. “Geri dönüşü olmaz. Ruhları birbirlerini ölene kadar tanır. Duyduğuma göre aslında tek ruh oluyorlarmış. Yani… Birine bir şey olursa diğerinin de canı yanıyor. Hatta babam, bazen aynı anda düşündüklerini ve hissettiklerini söyledi. Birbirlerinin zihinlerine bağlanabiliyorlarmış.”

Kıkırdadım. “Bu saçmalık! Bunu nasıl yapacaklar? İki beden varken tek ruh olamaz.” 

Syrel gözlerini devirdi. “Yakında anlarız.”

Zevin merakla sordu. “Nasıl yani? Nereden anlayacağız?”

Syrel, Zevin’e döndü. “Her yerde onların bağlanmasından kaynaklı yaşam fışkıracağı söyleniyor.” Yaşam fışkırmak mı?

Kaşlarımı çattım. “Nasıl bağlanıyorlarmış, peki?” Syrel, yeniden imayla gözlerini kırpıştırdı. Sorumun cevabını anlamamıştım. “Ne bu şimdi?” diye sordum.

Zevin kahkaha attı. “Anla işte… İmparator’un duyguları fışkıracak…” 

Onlara şok içinde baktım. “O bir Neura’lı be kadın! Ne duygusu? Bu dünyadaki en duygusuz yaratı…” Zevin ve Syrel aynı anda ağzımı kapattılar.

Syrel kızdı. “Ya! Kafayı mı yedin? Gerçekten nerede ne konuşacağını bilmiyorsun! Aklına gelen her şeyi nasıl böyle pat diye söylersin?”

Zevin, “Yüce İmparatorumuz hakkında konuştuğunu unutma, Arden,” dedi. Sesinde kinaye vardı. Dudaklarımı oynattım. “Papucumun İmparatoru!” İkisi aynı anda gözlerini yumdu.

Zevin söylendi. “Kendinle birlikte tüm ailemizi yakmak mı istiyorsun?” Omuz silktim. 

O anda yanımızdan geçen birinin kucağıma düşürdüğü torbayla irkildim. Hepimizin gözleri kalabalığın arasında kaybolan yabancıda gezindi.

Syrel, “O da kimdi?” diye sordu. Çocukların biri kenara çekilince onu görür gibi oldum. Şeye benziyordu… Çizim defterimdeki adama!

“Bu da ne böyle?” Zevin’in sesiyle önüme döndüm. Siyah torbanın içinden pembe bulutları andıran bir şey çıkardı. İlk görüşte hatırlamasam da birkaç saniye sonra onun, rüyalarımda yediğim bir şeye benzediğini fark ettim. Adı neydi? Ah! Pamuk şeker mi?

Syrel şaşkındı. “Daha önce hiç görmedim.”

Zevin’in ters tuttuğu pamuk şekerin sapını kavradım. Şeffaf poşeti açarken Zevin beni uyardı. “Bilmediğin şeyi yeme, Arden! Ya içinde zehirli bir şeyler varsa?” Haklıydı ama tadını merak ediyordum. Rüyalarımda bunu yemeyi çok sevdiğimi hatırlıyordum.

Syrel, “Tadı acı olabilir,” dedi. Başımı olumsuz anlamda salladım. Tatlı olduğunu biliyordum. Daha yemeden tadını damağımda hissetmiştim. Ağzımı aralayıp ilk ısırığımı aldım. Büyük parça anında ufalırken, Syrek ve Zevin’in bakışları merakla büyüdü. Başımı keyifle sallayıp kıkırdadım. “Bunu kesinlikle denemelisiniz!”

Zevin, bizi uyarsa da Syrel denemek istedi. “Ağzımda yok oldu! Bu çok tatlı, Zevin…” Eliyle bir tutam daha koparıp Zevin’e uzattı. “Sen buna bayılırsın.” Kız kardeşim Zevin, tereddütle ikimize baktı ardından da pes ederek omuzlarını düşürdü. Syrel’in uzattığı pamuk şekeri dudaklarını aralayarak kabul etti. Tadı damağına yayılırken başını onaylayan bir ifadeyle salladı. “Şekerli bir tadı var, beğendim.” Şüpheyle bana baktı. “Daha önce yemiş miydin?” 

Başımı önce olumlu sonra da olumsuzca salladım. “Sadece rüyalarımdan birinde… Yüzüme vuran ritmik bir rüzgâr, burnuma dolan deniz kokusu, az biraz da sallantı hatırlıyorum. Sanki… Sanki denizin ortasında bir yerdeymişim gibi…”

Zevin ve Syrel birbirlerine baktı. “Babam bunu duymasın,” dedi Zevin. Etrafıma bir kez daha bakındım ama aynı izleniyormuş hissi içimde oluşmadı.

“Adaya gelecek misiniz?” Hepimizin başı konuşan kişiye döndü. Erenya, Syrel’in abisiydi. 

Zevin merakla, “Senin burada ne işin var?” diye sordu. Muhafız olarak eğitim görüyordu, bu nedenle Ezgur’da olmamalıydı.

Erenya biraz daha yanımıza yaklaştı. Syrel abisine gözlerini kısarak baktı. Belli ki onun da abisinin burada olduğundan haberi yoktu. Hemen yanıma otururken poposuyla beni ittirdi. 

“Ya!” diye kızdım. Erenya benimle aynı yaştaydı, birlikte büyümüştük hatta sıra arkadaşıydık. Cüsseli bedeniyle beni daha çok sıkıştırınca ona yer vermek için kaymak zorunda kaldım. “Al örtünün hepsi senin olsun! O koca popon ancak sığar!” Zevin ve Syrel, bana onaylamaz bakışlar atarken gözlerimi devirmekle yetindim.

Erenya, bana bakıp güldü sonra da imayla konuşmaya başladı. “Elion için Neura’dan İmparatorluk Yazgısı geldi. Bunun şerefine turnuva düzenliyorlar.” Elçi olarak atanacağını bildiğim için şaşırmadım ama Zevin ve Syrel şok içinde Erenya’ya baktılar.

Zevin, “Elion gidecek mi?” diye sordu. Syrel ise başka bir noktaya odaklandı. “Evlenmeden mi gidecek?” Erenya imalı bakışlarını üzerimden çekmedi. “Bilmiyorum artık… Önce evlenir sanırım, Neura’ya eşiyle birlikte gider.”

Syrel ürperdi. “Ezgur’un havasına alışınca oralar çok zor olur.” Ezgur, diğer gezegenlerin aksine sıcacıktı o nedenle burada büyüyen insanlar başka gezegenlerde yaşamak istemiyordu.

Zevin, gözlerini kısıp bana baktı ardından Erenya’ya döndü. “Sen neden Arden’e öyle bakıyorsun?”

Erenya omzumu dürttü. “Aranızda bu habere şaşırmayan tek kişi oydu.” Zevin ve Syrel’in başı aynı anda bana döndü. “Bize neden söylemedin?” dedi Syrel.

Syrel'e omuz silkip Zevin’e açıklama yaptım. “Annem, AzdKe’yi sorduğu akşam anlatmıştı. Oradan biliyorum, detaylarına hakim değilim.” Zevin’in bakışları buruklaştı, nedenini anlamadım ama belki de bana söylediklerini hatırladığı içindi.

Zevin, ellerini birbirinin arasına alıp Erenya’ya çekingen bir bakış attı. “Ne zaman gidecek? Nereye atanmış?” diye sordu. Erenya, elindeki pamuk şekere odaklanmıştı. Ağzındaki lokmayı yuttuktan sonra, “Elçi olarak atanmış ama ne zaman gidecek bilmiyorum,” dedi. 

Syrel tahmin yürütmeye çalıştı. “İmparatorluk Yazgısı geldiyse kısa bir zamanı var demektir. Acaba hangi gezegenin elçisi olarak atandı?” Bunun cevabı bende de yoktu.

Zevin’e göz kırptım. Bir şeyler yolunda gitmiyorken aramızdaki ufak bir haberleşmeydi bu… “Bir şey yok,” dedi. Syrel anında Zevin’e döndü. “Sorun ne? İyi misin?”

“Sadece merak ettim.” Zevin, bakışlarını Syrel’den bana çevirdi. “Sen olsan Neura’ya gider miydin, Arden?”


Yorumlar


İstanbul Kitap Fuarı - Ulysses Yayınları
İstanbul Kitap Fuarı - Ulysses Yayınları
13 Ara Cmt
Büyükçekmece
Yaklaşan İmza Günü - Ulysses Yayınları - Salon 4 / Stand 426A Yazar Ruyam ✍️, 13 ve 14 Aralık'da Salon 4 - Ulysses Yayınları standında olacak. 🥰
bottom of page