[GÜNCEL] 04. BÖLÜM - NEURA I
- Yazar Ruyam ✍️

- 22 Eki
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 11 Ara

Arden ~
Başımı anında olumsuz olarak salladım. “Saçmalama, Zevin! Ben Ezgur’a âşığım asla buz gibi bir gezegende yaşayamam.”
Erenya, “Hiç belli olmaz, Arden. Belki karşına Ezgur’dan daha çok âşık olacağın bir şey çıkar…” dedi. Ne ima ediyordu bu?
Zevin olduğu yerde toparlandı. “Eğer şu bahsedilen yaşam… olur da fışkırırsa gider miydin?” Kız kardeşim neden gergin gözüküyordu?
Syrel, ne cevap vereceğimi merak ediyordu. Üçünün de başı bana dönmüşken yüzümü buruşturdum. “Üstüme neden geliyorsunuz? Sizin derdiniz ne?”
Üzerime çökmüş, pamuk şekerimi bana hiç sormadan yiyen Erenya’yı itekledim. “Sen de üstüme çöktün be!” Pamuk şekerimi alıp ayağa kalktım. “Sanki ben seninle bölüştüm pamuk şekerimi!” Ayakkabımı giyerken söylenmeye devam ettim. “İnsan bir izin alır ya!”
Ben yanlarından ayrılırken Syrel, “İnsan mı?” diye sordu. Dudaklarımı dişleyerek yürümeye devam ettim. Zevin şokla konuştu. “İnsan mı dedi o?”
Erenya ise onu itmiş olduğum için söylenmeye başladı. “Kendisine ait her şey çok önemli, bu takıntı nereden geliyor? Benim olan benimdir falan… Alt tarafı bir çubuk ya!”
Ben daha nakil araçlarına varamadan bana yetiştiler. Lanet olası genlerim! Bu kadar zayıf olmak zorunda mıydım? Onlardan çok daha fazla efor sarf ettiğim için yorulmuştum ama üçü terlememişti bile!
Erenya bana göz kırptı. “Seni kucağıma almamı ister misin?”
Elimle onu ittim. “Ya bir git, iyice beni sinirlendiriyorsun!”
Zevin, kolumu sıvazladı. “İyi misin? Kızarmışsın… Su ister misin?”
Çantasından çıkardığı suyu bana uzattı. Beşli nakil aracına yaklaşmıştık. Nefeslenirken suyu içtim. Nakil aracına binmek için beni bekliyordu.
Şef, “Lütfen binip kemerlerinizi bağlayın!” dedi. Zevin, bir bana bir de şefe baktı. Elimle gitmesini işaret ettim. Nakil araçları, ada ve ana kara arasındaki ulaşımı sağlamak için kullanılıyordu. Üstü açık, içine girip oturulan bir bölmesi vardı. Benim boyum, tek başıma oraya zıplayıp oturmaya yetmediği için Zevin’in oyalandığı biliyordum.
Erenya, “Hey! Önce biz geldik,” dedi. O ve kız kardeşi çoktan nakil aracına binmişti ve geriye kalan üçlü alana başka bir grup oturmaya yeltenmişti. Erenya, Zevin’i yanına çekince grubun bakışları bana döndü.
“Tamam sen de bin, Arden. Biz bir sonrakine geçeriz.” Bu oğlanı tanıyordum. Babası Aethra’da tüccardı. Buradan hediyelik eşyalar götürüp orada satıyordu.
“Sizde mi turnuvaya gidiyorsunuz?” diye sordum. Başını olumlu olarak salladı. Yanında bizden bir hâyli büyük bir adam vardı. Şakağındaki metalimsi parıltıyı görünce gözlerimi kırpıştırdım. Benim ona dikkatli baktığımı gören adam, huzursuz bir şekilde olduğu yerde kıpırdandı.
Nakil aracına ilerlerken gözlerimi ondan çekemedim. Birkaç basamak çıkıp platforma vardım. Bakışlarım nakil aracının havada süzülüşüne kaydı. Syrel, Erenya ve Zevin’le göz göze geldim. İçimi garip bir panik dalgası kapladı. Etrafımı inceledim, anlam veremediğim bir hisle sarmalandım.
“Sana yardımcı olmamı ister misin?” Platformun aşağısından bana seslenen oğlana döndüm. “Hayır, gerek yok. Teşekkür ederim.”
Zevin’in kemerini çözdüğünü görünce kendim oturmayı denemek istedim. Aslında zor olan bir şey yoktu. Biraz güçlü zıplayıp kenarlardan tutunsam rahatça arkamı dönüp oturabilirdim. Tek sorun aradaki boşluktu. Eğer bu kadar yüksekten düşersem kesin bir yerlerimi kırardım. Diğerlerinin bir ayağı platformdayken diğer ayağıyla uzanıp binebileceği mesafeyi benim zıplamam gerekiyordu. Lanet bacaklarım!
“Sakın zıplama! Bırak, Zevin yardımcı olsun…” Erenya’nın cümlesi bitmeden öne doğru atıldım ve zıplayarak araca tutundum. İlginç bir şekilde sanki hiç güç sarf etmemişim gibi kolayca tutunmuştum. Biri, platformdan araca kadar yavaşça süzülmemi sağlamıştı. Zevin, kemerimi bağlamama yardımcı oldu.
Şef, “Hazır mısınız?” diye sordu. Dördümüz aynı anda el işareti yaptık. Aracın beşinci bölmesi de kilitlenince kaşlarımı çattım. Boş olduğu hâlde yine de kilitliyorlar mıydı? Sistemin bunu ağırlık algılayıp otomatik yaptığını sanıyordum. Galiba yanlış hatırlıyordum.
Nakil aracı hafifçe yükseldi sonra da hızlanarak suyun üstünde ilerlemeye başladı. Bu manzaraya bayılıyordum! Elimi uzatsam denize dokunabilecek bir mesafedeydim. Elbette araçların tepesi hariç güvenlik nedeniyle etrafının kapalı olma nedeni buydu.
“O adam bir bağlanıcıydı, değil mi?”
Erenya bana cevap verdi. “Evet! Ona bakmamak için kendimi zor tuttum. Sen kesin bakmışsındır, nasıl bir şeydi?” Garipti… Zıplarken havada süzülmemi sağlayan o muydu?
Adamın şakağındaki metal aslında onun bir bağlanıcı olduğunu vurgulamak için değil, zihin frekansını artırmak içindi. Bağlanıcılar, zihinleriyle elektronik olan her şeye bağlanıp onları elleriyle kontrol edebiliyorlardı.
“Bizleri kontrol edebilirler mi?” Bedenimi o şekilde nasıl hareket ettirebilmişti?
Syrel, “Nasıl yani?” diye sordu. Abisi ise, “Teorik olarak edebilirler ama hiç o kadar güçlü bir bağlanıcı duymadım. Belki saf Neura’lı biri yapabilir,” dedi.
Zevin’in aklı karışmış gibiydi, ona açıklamaya çalıştım. “Elektron akımları aslında elektrik olarak tanımlanırlar. Atomun bulunduğu her yerde elektrik olduğu varsayımını buradan çıkarabiliriz.”
Erenya sözlerime devam etti. “Bu durumda elektrikle işleyen sinir sistemimiz varsa…” Zevin şaşkınlıkla, “O zaman bedenimizi de kontrol edebilirler,” dedi. Başımı olumlu olarak salladım.
Syrel araya girdi. “Güçlerini artırmak için şu metal şeyleri kullanıyorlar. Bence hiçbir bağlanıcının zihni o kadar güçlü değildir.”
Erenya kahkaha attı. “Evet, eğer yüzyıllardır yaşamıyorlarsa bu imkânsız. Zihinlerinde sonsuz veri olmalı ve bunları işleyebilecek kadar da ruhsal gelişmiş…” Sözünü kestim. “O zaman duygudan yoksun olmazlar mıydı?” Erenya gözlerini kırpıştırdı. Fark ettiği şeyin şokuyla dudakları aralandı. “Şey… evet, sanırım.” İma ettiğim şeyi bir tek o anlamıştı.
Zevin, “İşte geldik!” diye seslendi. Adanın sahilindeki platform görüş açımıza girmişti. Etraf kalabalıktı, daha buradan itibaren bir şenlik havası vardı. Süslenmiş toratlarda gözlerim gezindi. Nakil aracı inerken hafifçe sarsıldı. Önce onlar indi sonra Zevin, inebilmem için bana yardımcı oldu.
Şef, “Yolculuğunuz nasıl geçti?” diye sordu. “İyiydi…”
Syrel, kendisini tutamadı. “Sizi neden ikizlerden seçiyorlar?”
Bize gülümsedikten sonra, “Bunu ben de bilmiyorum ama hislerle alakalı bir şey olmalı,” dedi Şef. Ana kara ve ada arasındaki nakil araçlarında yalnızca ikizler çalışabiliyordu. İkizlerden biri vardiya sırasında ana kara kısmında, diğeriyse aynı güzergâh üzerinde ada kısmında oluyordu.
Platformun merdivenlerine ilerlerken Erenya kolumu tuttu. “Ne oldu?” diye sordum.
“Sakın başka kimseye bunu söyleme!”
Gözlerimi kırpıştırdım. “Neyi? Safkanların duygudan yoksun olma nedenlerinin zihinsel ve ruhsal bağlantıdan kaynaklı olduğunu mu?”
Erenya sertçe beni uyardı. “Arden! Dilinin kemiği yok. Söylediklerine dikkat et… Hepimizi D’Zahk’a sürdüreceksin.”
Omuz silktim. “Bu sadece bir teori…” Sözümü kesti. “Yüce İmparatoru ilgilendiren hiçbir şey sadece teori olamaz. Sakın kimseye bu düşünceni söyleme!”
Zevin ve Syrel, platformun altından bize seslendi. Erenya ile son kez bakışıp merdivenleri inmeye devam ettik. İzleniyormuş hissi iliklerime kadar işlerken etrafıma göz atma isteği duydum.
Turnuva nedeniyle hemen hemen tüm gençler buradaydı. Kalabalığın arasına karışmadan hemen önce, topluluğun içinden doğruca bana bakan birini gördüm. Dudaklarım aralandı, gözlerim şaşkınlıkla büyüdü.
Onun bakışları elimdeki siyah poşete kaydı, bense alnındaki çizgilere odaklanmıştım. Ama bu… bu nasıl olurdu? Gerçekten şelalenin orada gördüğüm adam, o muydu? Kucağıma pamuk şekeri o mu bırakmıştı?
.png)



![[GÜNCEL] 03. BÖLÜM - NEURA I](https://static.wixstatic.com/media/da4286_108b28b82737478a8246cb5978572e06~mv2.jpg/v1/fill/w_980,h_551,al_c,q_85,usm_0.66_1.00_0.01,enc_avif,quality_auto/da4286_108b28b82737478a8246cb5978572e06~mv2.jpg)
![[GÜNCEL] 02. BÖLÜM - NEURA I](https://static.wixstatic.com/media/da4286_fd2952c4e9bb46fca750c98dda71726f~mv2.jpg/v1/fill/w_980,h_551,al_c,q_85,usm_0.66_1.00_0.01,enc_avif,quality_auto/da4286_fd2952c4e9bb46fca750c98dda71726f~mv2.jpg)


Yorumlar